...
Devrimciler, sanatçılar ve kahinler, nesnel sadece nesnel olmaktan
hoşnutturlar; arzunun üretken gücüyle yaşamı kucakladığını ve onu daha
yoğun bir tarzda yeniden ürettiğini bilirler, çünkü onun çok az şeye
ihtiyacı vardır. Ve bunu söylemenin çok kolay olduğuna ya da bunun
kitaplarda bulunabilecek bir fikir olduğuna inananlara yazık…
31 Ocak 2013 Perşembe
Türev // ke
1. Che sara sara (olacak olacaktır).
2. Olacak oldu (yine basit önerme).
3. Olacak oldu olacak (türevi).
30 Ocak 2013 Çarşamba
Adını Unutan Adam // Mehmet Eroğlu
''Biz... Biz size komik ve anlamsız gelse de
dünyaya aşıktık. Biz insanın bir varlıktan öte, soyut kavramlara karşı
özel sorumluluğu olan bir varlık olduğuna inanıyorduk. Boğazıma yükselen
içki tadını bastırıyorum. Eğer insansanız, bazı şeylere aşık olmak
zorundasınız. Mesela gülmeye, mesela güneşe, mesela amcamın nedensiz
özverisine, mesela marul gibi ekili şeylere... Anlayacağınız aşık olmak
için çok neden vardı ve bizler de iyi birer aşıktık.''
Mehmet Eroğlu - Adını Unutan Adam
Mehmet Eroğlu - Adını Unutan Adam
29 Ocak 2013 Salı
Harflerin Dili // Son Çalgıcı
“İnsan bedeni ile değil, evreni ile sınırlıdır’’,,,
,,,
Şiir bir yoksunluğun doğurduğu tatlı sesler yığını değil, bolluğun yarattığı düzendir. Bunu söylemekle felsefedir demek istemiyoruz. Felsefe değildir, yalnız bomboş bir ses de değildir.
O, kişinin evreninde yaşayan, ozandan başka kimsenin görüp anlatamadığı gerçeklerin, belli ölçüler içinde ortaya konması, dilin sınırsızlığında açıklanmasıdır. Doğanın söz ölçüleri içinde, yaratma ilmikleriyle örülmesidir. Daha doğrusu şiir, ozanın dilin başarı yeteneklerini kendi yaratıcılığı ölçüsünde genişletmesi, düşüncenin kesin çizgilerini aşarak varlık’ı uzayın dar boyutlarından öteye aşırmasıdır.
Şiir usun da sınırlarını aşan; belli, sayılı ölçeklere bağlanan düşünme gücünü geride bırakan bir atılma, bir sonsuzca yayılmadır. Onun, kişinin bir yönünü alışılagelinen sınırlı bütünlük dışında vermesi bu yetenekleri yüzündendir. Bu bakımdan filozofun düşündüğünü ozan yaşar, ozanın yaşadığını filozof derin derin düşünür. Filozof düşünerek düzene varan bir ozan, ozansa yaşayarak düzeni aşan bir filozoftur. Bu, ozan yaşar da filozof yaşamaz mı soyundan bir soruyu gerekli kılmaz. Anlam vermesini, değerlendirmesini bilen bir baş için şiirle felsefenin işlediği öz değil, ancak oya ayrıdır; bu oya da yaratıcının tutumundan, kişiliğini belirleyen davranış ölçülerinden doğan varlık’ı açıklama, tanıtma ayrımıdır.
Filozof dille en güzel, en ölçülü düşünen, en yerinde düzeni koyan, ozansa bu dille en iyi konuşan, en güzel söyleyen bir yaratıcıdır.
,,,
Can’ın blogu:
http://www.felsefehayat.net/
,,,
—
“hayat yüreğini okuyacak bir şarkıcı bulamazsa,
aklını okuyacak bir filozof yaratır”
— halil cibran——
—
,,,
Şiir bir yoksunluğun doğurduğu tatlı sesler yığını değil, bolluğun yarattığı düzendir. Bunu söylemekle felsefedir demek istemiyoruz. Felsefe değildir, yalnız bomboş bir ses de değildir.
O, kişinin evreninde yaşayan, ozandan başka kimsenin görüp anlatamadığı gerçeklerin, belli ölçüler içinde ortaya konması, dilin sınırsızlığında açıklanmasıdır. Doğanın söz ölçüleri içinde, yaratma ilmikleriyle örülmesidir. Daha doğrusu şiir, ozanın dilin başarı yeteneklerini kendi yaratıcılığı ölçüsünde genişletmesi, düşüncenin kesin çizgilerini aşarak varlık’ı uzayın dar boyutlarından öteye aşırmasıdır.
Şiir usun da sınırlarını aşan; belli, sayılı ölçeklere bağlanan düşünme gücünü geride bırakan bir atılma, bir sonsuzca yayılmadır. Onun, kişinin bir yönünü alışılagelinen sınırlı bütünlük dışında vermesi bu yetenekleri yüzündendir. Bu bakımdan filozofun düşündüğünü ozan yaşar, ozanın yaşadığını filozof derin derin düşünür. Filozof düşünerek düzene varan bir ozan, ozansa yaşayarak düzeni aşan bir filozoftur. Bu, ozan yaşar da filozof yaşamaz mı soyundan bir soruyu gerekli kılmaz. Anlam vermesini, değerlendirmesini bilen bir baş için şiirle felsefenin işlediği öz değil, ancak oya ayrıdır; bu oya da yaratıcının tutumundan, kişiliğini belirleyen davranış ölçülerinden doğan varlık’ı açıklama, tanıtma ayrımıdır.
Filozof dille en güzel, en ölçülü düşünen, en yerinde düzeni koyan, ozansa bu dille en iyi konuşan, en güzel söyleyen bir yaratıcıdır.
,,,
Can’ın blogu:
http://www.felsefehayat.net/
,,,
—
“hayat yüreğini okuyacak bir şarkıcı bulamazsa,
aklını okuyacak bir filozof yaratır”
— halil cibran——
—
İmkân // Dante Alighieri
”
gürültü, patırtının ortasında sükunetle dolaş; sessizliğin içinde huzur
bulunduğunu unutma. başka türlü davranmak açıkça gerekmedikçe herkesle
dost olmaya çalış. ama kimseye teslim olma. telaşsız, açık ve seçik
konuş. başkalarına da kulak ver. aptal ve cahil oldukları zaman bile
dinle onları; çünkü dünyada herkesin bir hikayesi vardır. yalnız
planların değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış. ne kadar küçük
olursa olsun işinle ilgilen; hayattaki dayanağın odur. olduğun gibi
görün. sevmediğin zaman sever gibi yapma. aşka burun kıvırma sakın; o
çöl ortasında çimenli bir yerdir. yılların geçmesine öfkelenme; gençliğe
yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe. ara sıra isyana
yönelecek gibi olsan bile hatırla ki, kainatı yargılamak imkansızdır.
onun için kavgalarını sürdürürken bile kendi kendinle barış içinde ol.
görmeye çalış ki, bütün pisliğine ve kalleşliğine rağmen dünya yine de
güzeldir. “
Yas Günlüğü // Roland Barthes
Sinirlilik hali. Yok hayır, yas (depresyon)
hastalıktan çok farklı bir şey. Neyimin geçmesi isteniyor ki? Neyi
bulmak için, hangi durumu? Hangi yaşamı?
İş, çalışma varsa eğer, yaratılacak olan yavan bir varlık değil ama manevi bir varlıktır, değerin öznesidir - bütünleşmenin değil.
Yas Günlüğü - Roland Barthes
İş, çalışma varsa eğer, yaratılacak olan yavan bir varlık değil ama manevi bir varlıktır, değerin öznesidir - bütünleşmenin değil.
Yas Günlüğü - Roland Barthes
Yüzler // Halil Cibran
Binlerce türlü anlatımı olan derin yüzler gördüm,
Kayaya yapışıp kalmış, tek anlamlı, tekdüze yüzleri de…
Parlaklığı içinde renkli güzellikler ışıyan yüzler gördüm,
Parlak görüntülerin içinde saklanan iğrenç yüzleri de…
Yüzeyine her şeyin işlendiği yalın, taze yüzler gördüm,
Kırışıklarla dolu, ama içi boş, anlamsız yüzleri de…
İyi tanırım bütün yüzleri bu yüzden, çok iyi anlarım;
Çünkü kendi gözümün doğal dokusundan bakarım onlara,
Görürüm aradıkça, ardında sakladıkları gerçeklikleri de…
Halil CİBRAN
Kayaya yapışıp kalmış, tek anlamlı, tekdüze yüzleri de…
Parlaklığı içinde renkli güzellikler ışıyan yüzler gördüm,
Parlak görüntülerin içinde saklanan iğrenç yüzleri de…
Yüzeyine her şeyin işlendiği yalın, taze yüzler gördüm,
Kırışıklarla dolu, ama içi boş, anlamsız yüzleri de…
İyi tanırım bütün yüzleri bu yüzden, çok iyi anlarım;
Çünkü kendi gözümün doğal dokusundan bakarım onlara,
Görürüm aradıkça, ardında sakladıkları gerçeklikleri de…
Halil CİBRAN
28 Ocak 2013 Pazartesi
Söğüt Ağacı Dikmek İstemeyen Adam // Alicia Stallings
Söğüt Ağacı Dikmek İstemeyen Adam
Söğüt pasaklı ağacın tekidir. Gözlerine girmiş saçları,
Zırlar durur, şarabı fazla kaçırmış kadın misali
Aşksız kalınca. Çimleri kirletir yaprakları,
Filtresine kadar içilmiş pişmanlık izmaritleri gibi.
Çalıştığı vaki değildir söğüdün. Sarhoş gibi susayıp,
Dalar kökleriyle bir kanalizyon borusuna.
Gurur onda ne gezer! Doymak nedir bilmez ki kedere.
Hafif bir rüzgar eser, seninki hıçkırıklarla sarsılır.
Söğüt berduşun tekidir, peşinden ha babam temizlik lazım.
Bir yudum içki için saldırır her kanala.
Titrektir parmakları ama melun kırbaçlar yapar.
Özür de diler dilemesine ama ancak fısıltıyla.
// Alicia Stallings
(Çev. Özgür Çavuşoğlu))
(Sözcükler Ocak-Şubat 2013))
Söğüt pasaklı ağacın tekidir. Gözlerine girmiş saçları,
Zırlar durur, şarabı fazla kaçırmış kadın misali
Aşksız kalınca. Çimleri kirletir yaprakları,
Filtresine kadar içilmiş pişmanlık izmaritleri gibi.
Çalıştığı vaki değildir söğüdün. Sarhoş gibi susayıp,
Dalar kökleriyle bir kanalizyon borusuna.
Gurur onda ne gezer! Doymak nedir bilmez ki kedere.
Hafif bir rüzgar eser, seninki hıçkırıklarla sarsılır.
Söğüt berduşun tekidir, peşinden ha babam temizlik lazım.
Bir yudum içki için saldırır her kanala.
Titrektir parmakları ama melun kırbaçlar yapar.
Özür de diler dilemesine ama ancak fısıltıyla.
// Alicia Stallings
(Çev. Özgür Çavuşoğlu))
(Sözcükler Ocak-Şubat 2013))
Tuhaf Duygu // Ahmet Oktay
Tuhaf Duygu
Dolaşıyorum ne zamandır
kalbimde bir gül kesiği;
ıslak bir tülbent koy göğsüme
emsin büyüyen o siyah lekeyi;
çoktan döndüm gittiğim gurbetlerden
yine de
içimde kanayan bir sılanın sesi.
Ahmet Oktay
Antonio Gramsci // Ahmet Ada
Antonio Gramsci
çiçekleri nereye koyayım? Gramsci için
bunlar. içerde değil dışarıdadır yüreği. deniz
kıyısında bir buluta bağlamaktadır ağacı.
göz kapaklarını kapattığında
söylüyordur taşa
her şeyin göründüğü gibi olmadığını
zamanın
ve tozun berisinde testiler doluyor
acı çekenlerin ruhlarına. yanmaktadır
alnı. çiçekleri nereye koyayım?
gölge bir yer olsun, solmasınlar.
aydınlıktır alnı. kuşların uçtuğu,
kâğıtların kaydığı bir masası bile olmadı.
soyluların icadı cezaevinde
dışarıdadır yüreği ve kabuk
bağlamaktadır göğe ağan söz’ü.
çiçekleri nereye koyayım?
dağılsın ölüm havası
Ahmet Ada
çiçekleri nereye koyayım? Gramsci için
bunlar. içerde değil dışarıdadır yüreği. deniz
kıyısında bir buluta bağlamaktadır ağacı.
göz kapaklarını kapattığında
söylüyordur taşa
her şeyin göründüğü gibi olmadığını
zamanın
ve tozun berisinde testiler doluyor
acı çekenlerin ruhlarına. yanmaktadır
alnı. çiçekleri nereye koyayım?
gölge bir yer olsun, solmasınlar.
aydınlıktır alnı. kuşların uçtuğu,
kâğıtların kaydığı bir masası bile olmadı.
soyluların icadı cezaevinde
dışarıdadır yüreği ve kabuk
bağlamaktadır göğe ağan söz’ü.
çiçekleri nereye koyayım?
dağılsın ölüm havası
Ahmet Ada
Güngörmüş Bir Kalple // Ahmet Ada
sokağın soluk almadığını kuşlardan
şaşırarak öğreniyorum berrak bir gün
bir kırlangıç sürüsü ki
gölgeleri düşüyor akşamın alacasına
hayır, sokağı değil sonsuzluğu geçiyorum
güngörmüş bir kalple
farkında değil ne kuşlar
ne de sokağın yaşlı ağaçları
tenimde varoluş ürperişleri
yakamdan giren rüzgâr serinliği
soğutuyor terimi uzaklaşırken
yaşlı ağaçlar kuş gölgeleri
ahşap evlerden sessizliğe geçiyorum
bakır bir ay doğuyor
tek tük ve tenha yıldızlar
sızıyor yavaş yavaş ruhuma
Ahmet Ada
şaşırarak öğreniyorum berrak bir gün
bir kırlangıç sürüsü ki
gölgeleri düşüyor akşamın alacasına
hayır, sokağı değil sonsuzluğu geçiyorum
güngörmüş bir kalple
farkında değil ne kuşlar
ne de sokağın yaşlı ağaçları
tenimde varoluş ürperişleri
yakamdan giren rüzgâr serinliği
soğutuyor terimi uzaklaşırken
yaşlı ağaçlar kuş gölgeleri
ahşap evlerden sessizliğe geçiyorum
bakır bir ay doğuyor
tek tük ve tenha yıldızlar
sızıyor yavaş yavaş ruhuma
Ahmet Ada
Hikaye /// Edip Cansever
Otursak bir akşam üzeri sen bana hiç bilmediğim bir hikaye anlatsan.
Bildiğim bir hikaye de anlatsan
ben bilmezden gelirim, söz!"
Edip Cansever
Bildiğim bir hikaye de anlatsan
ben bilmezden gelirim, söz!"
Edip Cansever
Gerçekte // Hestia
Hayatımda biri daha ölmüştü... Gerçekte yaşama
gözlerini kapatanlardan daha fazla ölmüştü... Şimdi unuttum diyemem...
Öyle demek bile hatırlamaktır değil mi? O yüzden kendimi
kandırmıyorum... Bana yapılan şeyleri unutamam ben. Keşke unutsam,
unutulabilseler... Bu onlar için bir şeref olurdu.
...
...
Sadece sen, O olunca... // Hestia
O konuşuyor ama sanki O sen... Sen, O... Hep
bir yerde birleşiyor. Senin yerine değil, senin dilinden konuşuyor...
Senin duygularından serpiyor. Ne düşündüğünün altını çiziyor... Ne
düşündüğü gizli kalıyor. Soğumuş kelimelerin içine adını parça parça
atıyor kelimelerini ısıtıyor... Seni yakıyor. Sen onu yazarken, o seni
yazıyor. Bir resim oluşuyor, resmin içinde güneş doğuyor, içinde kalp
atıyor... Ses geliyor o resimden. Gözlerini kapatınca görebileceğin
şeylerden birisi... Gözlerini kapatınca duyacağın şeylerden birisi...
Sadece sen, O olunca... Sadece O, sen olunca duyabileceğin görebileceğin
bir şey...
...
...
Dün Gece Gibi // Hestia
Düşüncelerim son ses açık kalmış, biraz
kıstım. Mırıldandım... Sonra seninle paylaşamayınca... İçin için yazdım.
Sildim, yazdım. Kalemin diğer sayfaya çıkardığı izlerden cümleler
çaldım. Şimdi yırtık bir sayfanın karaladığım satırlarındayım. Senin
satırlarını yüz kez okumuş olabilir miyim? Daha fazla belki de...
El de ne var dersin?
Aşktan öteye geçtim.
Elde bir şey yok. Olabilir yani... Elde ben mi varım?
Kendimden dışarı çıktım.
Bir başkasının yerini almadım... Kendimden dışarıda kendime baktım.
Yüzüme, gözüme, ellerime, ayaklarıma...
Düşüncelerim görünmüyor... Hiçbir izi yok gözlerimde, ellerimde, bedenimde... Düşüncelerimin sesini açmıştım, sabaha kadar dinledim kendimi...
Yine de dinmedim...
...
Dün gece gibi...
El de ne var dersin?
Aşktan öteye geçtim.
Elde bir şey yok. Olabilir yani... Elde ben mi varım?
Kendimden dışarı çıktım.
Bir başkasının yerini almadım... Kendimden dışarıda kendime baktım.
Yüzüme, gözüme, ellerime, ayaklarıma...
Düşüncelerim görünmüyor... Hiçbir izi yok gözlerimde, ellerimde, bedenimde... Düşüncelerimin sesini açmıştım, sabaha kadar dinledim kendimi...
Yine de dinmedim...
...
Dün gece gibi...
Aşk // Fişargo (Çokluk Düşmanı))
Aşk inadına, aşk devrimdir
mağlup, galip ve nikbindir
her sabah, her gece
mücadeledir
Aşk bir molotof kokteyli
bazen elde kalem misali
daim doğrudan eylemdir
pasif direniştir
Aşk İstanbul’da bir sokak
Berlin’de bir squad
b1r, i2i, 3ç bazen binlerdir
Aşk örgütlenmektir
Aşk meydandır, aşk aleni
maskesiz yürümektir
kırılmış bir tüfektir
müşterektir
Aşk bir kadim punk tutumu
karakızıl bayrak oldu
mor, yeşil ve pembedir
rengarenktir
Aşk Ankara’da bir meydan
Atina’da yanan çam
alevler içindedir
Aşk diyalektiktir..
Aşk gerçekleşmektir.
mağlup, galip ve nikbindir
her sabah, her gece
mücadeledir
Aşk bir molotof kokteyli
bazen elde kalem misali
daim doğrudan eylemdir
pasif direniştir
Aşk İstanbul’da bir sokak
Berlin’de bir squad
b1r, i2i, 3ç bazen binlerdir
Aşk örgütlenmektir
Aşk meydandır, aşk aleni
maskesiz yürümektir
kırılmış bir tüfektir
müşterektir
Aşk bir kadim punk tutumu
karakızıl bayrak oldu
mor, yeşil ve pembedir
rengarenktir
Aşk Ankara’da bir meydan
Atina’da yanan çam
alevler içindedir
Aşk diyalektiktir..
Aşk gerçekleşmektir.
Mülksüzler /// Ursula K. Le Guin
Bu karabasan
caddesinin en garip yanı da satılık milyonlarca şeyin hiçbirinin orada
yapılmıyor olmasıydı. Orada yalnızca satılıyorlardı. İşlikler,
oymacılar, boyacılar, tasarımcılar, makineciler neredeydi, eller
neredeydi, yapan insanlar? Gözden uzak, başka bir yerde. Duvarlar
arkasında.
Dükkanlardaki herkes ya alıcı, ya satıcıydı. Nesnelerle sahip olmak dışında bir ilişkileri yoktu.
Ursula K. Le Guin / Mülksüzler
Dükkanlardaki herkes ya alıcı, ya satıcıydı. Nesnelerle sahip olmak dışında bir ilişkileri yoktu.
Ursula K. Le Guin / Mülksüzler
Gerçek Kaybeden /// Jan Ender CAN
gerçek kaybeden,
kaybettiğinin bilincinde olamayacak kadar
ağır kaybedendir
bunu hiçbir zaman ifade edemeyecek kadar
dilsiz kalandır
... kayıtdışıdır, ağıt dışıdır
hatta gözyaşı dökebilmenin bile dışındadır
gelip durduğu
ya da başkaları tarafından getirilip bırakıldığı
o hissiz noktadan baktığında
sizin dişlerinizi fırçaladığınızda duyduğunuz rahatlıkla
onun kafasına bir kurşun sıkması arasındaki
korkunç fark sadece sıfırdır
Jan Ender CAN
kaybettiğinin bilincinde olamayacak kadar
ağır kaybedendir
bunu hiçbir zaman ifade edemeyecek kadar
dilsiz kalandır
... kayıtdışıdır, ağıt dışıdır
hatta gözyaşı dökebilmenin bile dışındadır
gelip durduğu
ya da başkaları tarafından getirilip bırakıldığı
o hissiz noktadan baktığında
sizin dişlerinizi fırçaladığınızda duyduğunuz rahatlıkla
onun kafasına bir kurşun sıkması arasındaki
korkunç fark sadece sıfırdır
Jan Ender CAN
27 Ocak 2013 Pazar
Tanrı 12 // ke
bir kadın varoluyor., ve tanrı var oluyor.,
bir kadın yok oluyor., ve tanrı yok oluyor.,
ne saçma.,
tanrı ya vardır., ya yoktur.,.,
ke
bir kadın yok oluyor., ve tanrı yok oluyor.,
ne saçma.,
tanrı ya vardır., ya yoktur.,.,
ke
Ok ve Yay // ke
ok ve yayı
fizik kutsadı.,
ve fiziğin kutsadığı her şeyi metafizik kutsar.,.,
hedefi vuran ok değil, gözler.,
ok saplanır., ok budur.,.,
Bana Yazık // Godard
Babamın babasının büyükbabası bir
şeyin olmasını istediği zaman ormandaki gizli yere gider, kurumuş dallardan bir
ateş yakar ve dua edermiş. İsteği gerçekleşirmiş. Babamın babasının babası bir şeyin
olmasını istediği zaman ormandaki gizli yere gider, kurumuş dallardan bir ateş
yakar fakat bilmediği ya da hatırlamadığı için dua etmezmiş. Bu kadarı yetmeli
dermiş ve yetermiş. İstediği olurmuş.
Babamın
babası o şeyin olmasını istediğinde ormandaki o gizli yere gitmiş fakat ne ateş
yakmış ne de dua etmiş. Bu kadarı yetmeli demiş ve yetmiş. İstediği olmuş.
Babam o
şeyin olmasını istediğinde sadece ormandaki o gizli yeri düşünmüş. Bu kadarı
yetmiş ve istediği olmuş.
Ben o şeyin
olmasını istediğimde ne ateş yakmayı ne dua etmeyi ne de ormandaki o gizli yeri
biliyordum. Sadece bu hikâyeyi anlatmanın yeteceğini düşündüm. Yetmeli.
Jean-Luc
Godard “Helas Pour Moi / Bana Yazık” filminden alıntı…
Alev // Lale Müldür
“alev ne kadar büyük olursa
o kadar iyi
alev ne kadar büyük olursa
o kadar iyi
en azından düş kırıklığına
uğramazsın asla”
Lale Müldür
o kadar iyi
alev ne kadar büyük olursa
o kadar iyi
en azından düş kırıklığına
uğramazsın asla”
Lale Müldür
Nitimur in Vetitum // F. Nietzshe
nitimur in vetitum (*)
“En üst derecede zararlı ve tehlikeli olsa bile bir şey hakikat olabilir; varolmanın temel doğasının bir parçası olabilir, onu anlamak bizim kendi yıkımımıza neden olacaktır. O zaman bir insanın tininin gücü ne kadar “hakikate” dayanabileceği, ya da daha açık bir ifadeyle, ne dereceye kadar onu sulandırması, gizlemesi, tatlandırması, sessizleştirmesi, çarpıtması gerektiğiyle ölçülecektir.”
Nietzsche Beyond The Good and Evil
(*) Yasak olan için çabalıyoruz.
Tanrı Olsam // Cesar Mendoza
…
Ben Tanrı olsam
Düşünce gücüyle herkesin
İstediği karakter olmasını sağlardım
Dünya bir şiirin Yaratım sürecine dönüşürdü böylece
Ben Tanrı olsam intihar ederdim
İnsanlarla birlikte
Acı çekmeyi öğrenemediğim için
Cesar Mendoza
Ben Tanrı olsam
Düşünce gücüyle herkesin
İstediği karakter olmasını sağlardım
Dünya bir şiirin Yaratım sürecine dönüşürdü böylece
Ben Tanrı olsam intihar ederdim
İnsanlarla birlikte
Acı çekmeyi öğrenemediğim için
Cesar Mendoza
25 Ocak 2013 Cuma
İzmir // Dario Moreno
"İnsanın kendi vatanı gibisi var mı? Dünyanın neresine gidersem gideyim, İzmir'in özlemi yüreğimden çıkmıyor. Nasıl derler; doğduğum yerde değil doyduğum yerde düşüncesi artık benim için geçerli değil. Ben İzmirliyim... Malum, ruhun açlığı midenin açlığından daha ağır basıyor. Hisseden bilir, yaşayan bilir."
Dario Moreno
Dario Moreno
Cezm // Özlem Sena
Esneyen mağaranın sekizinci kişisi oluyorum, ölümüne uyuyorum, taze kalıyorum ömrüne. Genç kalıyorum dününe. İçimde birikenler sürülünce dilime, geç kalış anlam buluyor kendine. Korkuyorum ben omzumdaki yükü bırakmaya. Ki kim önce bırakırsa yenik sayılır buralarda. Şeddeli endişeleri ekliyorum sırtıma, anlayışsız hayatların anlamlı cümlesi olarak kalıyorum satır başında. Yazdıkça yaklaşan sona, sona yaklaşmak için yazan sonra...
Uçsuzluğun en bucaksız köşesinde bu bir b-aşka kıyam-et.
--
Şedde: Üzerinde bulunduğu harfi iki kere okutan işaret.
Cezm: Sesi keserek harfin duraklı okunmasını sağlayan, diğer bir deyişle önceki harfe bağlayan işaret.
Uçsuzluğun en bucaksız köşesinde bu bir b-aşka kıyam-et.
--
Şedde: Üzerinde bulunduğu harfi iki kere okutan işaret.
Cezm: Sesi keserek harfin duraklı okunmasını sağlayan, diğer bir deyişle önceki harfe bağlayan işaret.
Biryada // ke
akanda zahir sihir...
sesi de olur akanın;
sessizliği ses gibi de olur.
ışıltısı da
olur;
dalga gibi olan,
tane gibi de olur akanda.,
nasıl olur olan olur akanda.,.,
sesi de olur akanın;
sessizliği ses gibi de olur.
ışıltısı da
olur;
dalga gibi olan,
tane gibi de olur akanda.,
nasıl olur olan olur akanda.,.,
20 Ocak 2013 Pazar
Ruhun Zamanı // Birsen Ferahlı
'Hız! Aynılaşma ! Görünür olma. Her an herşeye
ulaşmak. Her an herkesin ulaşabileceği konumda kalmak. 'Olay' yaratmak ya
da mutlaka bir 'olay'ın parçası olmak. Mantık kurallarına göre karşıt
değerleri -herhangi bir tutarlılık kaygısı gözetmeden
- aynı anda savunmak. Temel referansları geçersiz kılıp, yerine yeni bir
değer koymamak. Akıp geçmek, kök salmamak. Diğer insanlar tarafından fark
edilmek için yanıp tutuşan bir ''bireysellik'' peşinde koşmak. Teknolojik
olanakların sunduğu donanımı öz donanımı sanmak ve öyle olmadığı
gerçeği ile yüzleşmemek için yatakta bile, helada bile tuşlu cihazlardan
ayrılmamak.
Bu, yeni insandır. Eskisinden iyi ya da kötü değil, yalnızca yeni.''
Birsen Ferahlı
(Dünyanın Öyküsü Dergisindeki 'Ruhun Zamanı' yazısından.)
Bu, yeni insandır. Eskisinden iyi ya da kötü değil, yalnızca yeni.''
Birsen Ferahlı
(Dünyanın Öyküsü Dergisindeki 'Ruhun Zamanı' yazısından.)
Öpücük Köpüğü // Hüseyin Korkmaz
ÖPÜCÜK KÖPÜĞÜ
turkuvaz mavisi bakarız sahiplenirken aşk-
dalgaya susan ilk öpücük köpüğünü…
çıldırmış sular uzanır bana sonra
ellerimden tutar ay, beni götürür ovaya!
buğday sarısı bakarım esmer yalnızlığa-
son öpücük köpüğünü taşıdım sahipsiz ırmağa...
幸 /// larka
of.,
kalbime sordum., neden böyle buyurgansın.,
""sağlığını sana veren benim., akıl kuyunun dibi benim.,
defectus.,
""affectus.,
uf., kalbime sordum.,
neden bu kadar buyurgansın.,
kalbime sordum., neden böyle buyurgansın.,
""sağlığını sana veren benim., akıl kuyunun dibi benim.,
defectus.,
""affectus.,
uf., kalbime sordum.,
neden bu kadar buyurgansın.,
18 Ocak 2013 Cuma
giZa // ke
dün gece yatakta uzanırken bilgisayar açıktı ve bloga tıklamış, uzanmıştım; adına dikkat ettim; gülün adını 81'e iliştirmiştim, çünkü bir gün onu ve seni düşünürken gülün adına bakıyormuşum umberto eco'nun, kütüphanemde; oradan tatlı bağlanmıştı; bu ada öyle baktım; 8 12 1; blogdaki sayıları tek tek görmüyorum; incelik burada; sağdaki sayıyı sonra gördüm; bum! kalpten önemsediğim şeylerde oluyor böyle bana; sık sık;
uf ve of ve hatta istisnaen üf denebilir.,.,
iyi olmaya çalışıyorum; hastanın iyisi değil, kötünün tersi olandan.,
bu feci tesadüfler de iyi hissettiriyor.,
güzel değil mi..
Leyla'nın Evi /// Zülfü Livaneli
"İnsanlar
yaşlanıyordu, bunun ayrıcalığı yoktu ama yaşlanan insanların bir kısmı
olgunlaşmış olarak, bir kısmı ise olgunlaşmadan ölüyordu. Bunun püf
noktası ise bir insanın "Nasıl görünüyorum?" sorusundan, "Nasıl
görüyorum?" aşamasına geçmesiydi."
Leyla'nın Evi /// Zülfü Livaneli
...
dont worry be happy :)) part 2 // ke
play mean.,
meanwhile.,
meaning.,
moaning
no moaning.,.,
good morning.,.,
:) (:(:
meanwhile.,
meaning.,
moaning
no moaning.,.,
good morning.,.,
:) (:(:
17 Ocak 2013 Perşembe
Mele // ke
başa geldik., öğrenmek gerek., öğrenmemiz gerek.,
kitaplar rafinedir., çiçekler mucize.,.,.,
ten masaldır ve tebessüm sonsuzluktur.,.,
ses renktir ve renk kördür; gece kör olur., ses, gece ses olur.,.,
el desen iz olur.,
bulut desen sis olur.,.,
– -
olur bu., bu olur.,
– -
http://feelozof.wordpress.com/
kitaplar rafinedir., çiçekler mucize.,.,.,
ten masaldır ve tebessüm sonsuzluktur.,.,
ses renktir ve renk kördür; gece kör olur., ses, gece ses olur.,.,
el desen iz olur.,
bulut desen sis olur.,.,
– -
olur bu., bu olur.,
– -
http://feelozof.wordpress.com/
Sürü // Ahmet Aslan
SÜRÜ
Kopup dağılan bir tespih merada
toplayan bilir toplayan bilir.
Dizilir kendiliğinden köye doğru tane tane
başa geçince imame
çeken bilir
çeken bilir.
Ahmet Aslan
16 Ocak 2013 Çarşamba
Artist // ke
cinsiyeti ikiz tepelerle anılan adem evladının
biri damarıma basıyor sessizliğiyle.. artiste çevirecek beni; bak.,.,
bing tarafından çevrildim bile.,
başı art., daha şapka takmadım.,
bir de o var.,
sanat sanat için oluyor da., sen benim olmuyorsun.,
bir de bu var.,
bu ondan büyük., canı ve ruhu varsa eğer.,
andaysa eğer., an+andaysa eğer.,
zamanda da art daha uzun salınır.,
demek ki sanat geniş.,
open-up: kalp derin ve yüksek.,
içimdeki devi uyandırırsam masal icabı güliver cüceler ülkesinde.,
gibi olacak., sanat gibi olacak.,
senin içindeki devi de uyandırmalıyım.,
diyorum ki.,
hatta yedi cüce daha uyandıralım., mı.,
cücelere tanrıyız deriz., dermiyiz.,
final cut; uff bunu biliyorum da yazıyorum; demeyiz.
insanlar tanrıdan bir devden korktuklarından çok daha fazla korkuyorlar., zaten onlara dev bile demeyelim.,
bu bir masal deriz., bir olur., bir biter., :)
ke
başı art., daha şapka takmadım.,
bir de o var.,
sanat sanat için oluyor da., sen benim olmuyorsun.,
bir de bu var.,
bu ondan büyük., canı ve ruhu varsa eğer.,
andaysa eğer., an+andaysa eğer.,
zamanda da art daha uzun salınır.,
demek ki sanat geniş.,
open-up: kalp derin ve yüksek.,
içimdeki devi uyandırırsam masal icabı güliver cüceler ülkesinde.,
gibi olacak., sanat gibi olacak.,
senin içindeki devi de uyandırmalıyım.,
diyorum ki.,
hatta yedi cüce daha uyandıralım., mı.,
cücelere tanrıyız deriz., dermiyiz.,
final cut; uff bunu biliyorum da yazıyorum; demeyiz.
insanlar tanrıdan bir devden korktuklarından çok daha fazla korkuyorlar., zaten onlara dev bile demeyelim.,
bu bir masal deriz., bir olur., bir biter., :)
ke
Ada // Goethe
Kişi kendini bir amaca adadığında,
Evren onunla iş birliği yapar. Başka türlü asla oluşmayacak güçler ortaya
çıkarak kişiye yardım eder. Kişinin verdiği karar
sonucunda kendini destekleyen bir olaylar zinciri
gerçekleşir; Aklının ucundan bile geçmeyecek her türlü beklenmedik olay ve yardımla karşılaşır.
Goethe
Nar // Sis
Nar
– Sis
Nar...
Yerinde olsam tam ortamdan çatlardım.
Her
zerren kalptir senin, bunu kabuğuna anlatamazsın.
Bak
şu ömür bize bir şey öğretecekti: Taşın sertliğine kuşun tüyünü.
Taş
şimdi aynı taş. Tüyse kanattan ayrıldığında da uçtuğuna şükrediyor.
Taşın
sertliğine kuşun tüyü Anekta, olsa olsa bir rüyada öğretilir.
Nar...
Ağzıma dökülmediğinden zerren, seni hep kabuk bilecek dilim.
Nar...
Yerinde olsam tam ortamdan çatlardım.
(Ay; sf.222))
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)