27 Şubat 2013 Çarşamba
Küskün Bir Göz // Lale Müldür
Küskün bir göz- Ne ifade eder sana bu? Boşluğun içine
büzüştürülen yokluk mu?
(lalemüldür/siyahistanbul)
Help Not Wanted // Henry David Thoreau
Help Not Wanted::
Planı sen yapacaksın; radikalse El-ilaha onaylatırsın., bu kadar.,
ya da Onun sözü çiçek kokusu., Buddha olabilir.,.,
Underground Note // ke
underground note: “pıt’ argoda ecstasy demektir,,, ecstasy: sevinç, coşku, vecd,,, seratonin miktarını “harbiden’ arttırır,,, aşkın, taşkın bir sevgi,,, yüksek enerji,,, müziğe kapılmak,,, dans,,, sevişmek,,, ot,,, sık kullanıldığında vücut tolerasyon geliştirir ve 3 tane attım, beş tane attım, patlamadım gençleri türer,,, ertesi gün halsizlik ve hafif bi çöküntü,,, ruh halin iyiyse,,, ruh eşinleysen mesela,,, hoş bir boşluk ve gerginlik,,, ruh duygulanımını uçlara götürebilir,,, panik hali ve korku da yaratabilir,,, bu tribe giren birine sarılın,,, sakin ol deyin,,, biraz sakinleşsin,,, kanatların çıkacak deyin,,, bi tane de yanağından öpün,,, fazla da bu işlere bulaşmayın,,, ayda bir,,, üç ayda bir,,, tadın beş-on defa,,, kaynayın,,, kaynaşın müzikle,,, bi öyle dans edin,,, ateş gibi,,, ses, sound gibi,,, tanrı gibi,,, sevişir gibi,,, tanrıyla sevişir gibi,,,
tdk deyimler sözlüğü; sevişmek: kötü emellerine alet etmek,,,
tANRı’yı kötü emellerine alet et,,,
(.(.(
26 Şubat 2013 Salı
Seçilmiş Can // ke
el-ilah bir mesih seçecek.,
ona soracak.,
canını verir misin.,
kuşkusuz diyecek mesih.,
senin için mi.,
seni yok kılarak mı.,
bir başkası için mi., herkes için mi.,
el-ilah susacak.,
canını verenin ölüm almaz canını.,
ölüm yok edemez beni.,
budur benim sınavım., ademin sınavı.,
bilirim.,
el-ilah susacak.,
o mesih olacak.,
o adem olacak.,
o insan olacak.,
bir olacak.,
herkes olacak.,
bir herkes olacak.,.,
el-ilah susacak.,
kendi için., kendini yok kılarak.,.,
ke
ona soracak.,
canını verir misin.,
kuşkusuz diyecek mesih.,
senin için mi.,
seni yok kılarak mı.,
bir başkası için mi., herkes için mi.,
el-ilah susacak.,
canını verenin ölüm almaz canını.,
ölüm yok edemez beni.,
budur benim sınavım., ademin sınavı.,
bilirim.,
el-ilah susacak.,
o mesih olacak.,
o adem olacak.,
o insan olacak.,
bir olacak.,
herkes olacak.,
bir herkes olacak.,.,
el-ilah susacak.,
kendi için., kendini yok kılarak.,.,
ke
25 Şubat 2013 Pazartesi
Hişt! // Sait Faik Abasıyanık
Nereden gelirse gelsin dağlardan, kuşlardan, denizden, insandan, ottan,
böcekten, çiçekten. Gelsin de nereden gelirse gelsin! Bir hişt sesi
gelmedi mi fena. Geldikten sonra yaşasın çiçekler, böcekler,
insanoğulları.
Hişt hişt!
Hişt hişt!
Hişt hişt!
Sait Faik Abasıyanık
Hişt hişt!
Hişt hişt!
Hişt hişt!
Sait Faik Abasıyanık
Mutluluk // Bedri Rahmi Eyüboğlu
Mutluluk rakı gibidir! İçer içmez
tadı anlaşılmaz. Şarkılar biraz sonra söylenmeye başlanır. Çok
küçükken, sokaklara veya camların üstüne düşen yağmur damlacıklarını
seyretmeyi çıldırasıya severdim. Yirmi senelik bir zamanımı harcadım ben
bu ağırbaşlı zevkin adını mutluluk koyabilmek için!
Bedri Rahmi Eyüboğlu / Aşk Mektupları
Bedri Rahmi Eyüboğlu / Aşk Mektupları
Bir // Andrei Tarkovsky
Bir kez olsun aynı şeyleri hissetmeyi başarabilen iki insan birbirini hep anlayacaktır..
Andrei Tarkovsky
Andrei Tarkovsky
24 Şubat 2013 Pazar
Suydum Ben Geçiyordum /// İlhan Berk
Suydum Ben Geçiyordum
Bir yaprak sadece bir yaprak değildir
Her şeyin kendine gidilsin
Diyordun kuşları, en çok onları anlat
Geceyi sonra da, en çok da onu
Yaşam ki deli saraylıdır
İnsanı kendine bırakmalı
Zamanı kıyıya çek bak
Görünen bilinene sığmaz
Yolu soruyordum rüzgâra
Ben durdum, yol yürüyordu
Suydum ben geçiyordum
Geniş zamanlı tümceler kuruyordum
İlhan Berk / Çiğnenmiş Gül
Bir yaprak sadece bir yaprak değildir
Her şeyin kendine gidilsin
Diyordun kuşları, en çok onları anlat
Geceyi sonra da, en çok da onu
Yaşam ki deli saraylıdır
İnsanı kendine bırakmalı
Zamanı kıyıya çek bak
Görünen bilinene sığmaz
Yolu soruyordum rüzgâra
Ben durdum, yol yürüyordu
Suydum ben geçiyordum
Geniş zamanlı tümceler kuruyordum
İlhan Berk / Çiğnenmiş Gül
Sonsuzluğa Nokta (2) // Hasan Ali Toptaş
İnsan, ne denli çaba gösterirse göstersin ve kaçınılmazlığına ne denli
inanırsa inansın, ayrılığa hiçbir zaman hazırlanamıyor çünkü. Hazırım,
dediği anda bile içinde ele geçiremediği bir nokta kalıyor sürekli;
ayrılığa alıştıramayacağı, sızlanışlarını durduramayacağı bir nokta
kalıyor. Acıyı yüklenip çoğaltacak bir nokta...
Hasan Ali Toptaş / Sonsuzluğa Nokta (1993)
____________________________________________________________________________________
benim hikayem;
sonsuzluğun neresine nokta konur onu arıyorum,,, (2010)
ke
____________________________________________________________________________________
Hasan Ali Toptaş / Sonsuzluğa Nokta (1993)
____________________________________________________________________________________
benim hikayem;
sonsuzluğun neresine nokta konur onu arıyorum,,, (2010)
ke
____________________________________________________________________________________
Sonsuzluğa Nokta // Hasan Ali Toptaş
İnsanların gözlerinden başka birer göz daha vardır gözlerinin içinde,
böyle zamanlarda onlarla bakarlar. Onlar dilli gözlerdir çünkü,
sahiplerindeki gücün dışında başka bir güçten de beslenirler ve
sahipleri neyi amaçlarsa onu apaçık yansıtırlar.
Hasan Ali Toptaş / Sonsuzluğa Nokta
Hasan Ali Toptaş / Sonsuzluğa Nokta
Fly // ke
yeryüzünde ve gökyüzünde
-arşta ve semada-
en yüksek hıza biz ulaştık,
en yükseğe biz vardık, en dibe biz daldık,
en küçüğü ve en büyüğü
en yakını ve en uzağı biz gördük,
en çok biz bildik.,
ama bir sinek ne hisseder, bunu ancak tanrı hisseder.,.,
ke
-arşta ve semada-
en yüksek hıza biz ulaştık,
en yükseğe biz vardık, en dibe biz daldık,
en küçüğü ve en büyüğü
en yakını ve en uzağı biz gördük,
en çok biz bildik.,
ama bir sinek ne hisseder, bunu ancak tanrı hisseder.,.,
ke
İyi ki Varsınız // ke
bir dostla veya maşukla (kalple), bir ustayla (ruhla),
bir doktorla (bedenle ve sağlıkla) ilgili bir incelik var; imince;
onlara izafe edilen değerlerde ayrıcalıklı ve öncelikli olan yer
onların varlığı: salt varlığı.,.,
iyi; ki var iyi; ki varsınız.,
iyi ki var: iyi ki varsınız.,.,
ke
bir doktorla (bedenle ve sağlıkla) ilgili bir incelik var; imince;
onlara izafe edilen değerlerde ayrıcalıklı ve öncelikli olan yer
onların varlığı: salt varlığı.,.,
iyi; ki var iyi; ki varsınız.,
iyi ki var: iyi ki varsınız.,.,
ke
Rimbaud // W. Hugh Auden
_________________________________________________________________________
Sonunda usumun düzensizliğini kutsal buldum." Arthur Rimbaud""
_________________________________________________________________________
Rimbaud
...
Bitik ve lirik dostunun ısmarladığı içkiler
Kulağa özgü bir hastalıktı şiir;
Wystan Hugh Auden
Sonunda usumun düzensizliğini kutsal buldum." Arthur Rimbaud""
_________________________________________________________________________
Rimbaud
...
Bitik ve lirik dostunun ısmarladığı içkiler
Hiç şaşmadan aklını karıştırıyor,
Alıştığı saçmalıklara son veriyordu;
Lirden de, bitiklikten de bıkıncaya dek.
Kulağa özgü bir hastalıktı şiir;
Tutarlılık yetmezdi;
Çocukluğun cehennemi gibi bir şeydi: yeniden denemesi gerekti.
...
Wystan Hugh Auden
Çeviri: Cevat Çapan
_________________________________________________________________________
Geçti bunlar. Güzelliği selamlamayı biliyorum şimdi." Arthur Rimbaud""
Bugünü Yaşama Arzusu // Irwin Yalom
"Gerçekte insanlıkdışı olan şey, kendi değerimi tahminimin, önemsiz olan
diğerlerinin bakışına göre bir mantar gibi inip çıkmasına izin
vermemdir."
"Paltolarımızı çıkarıp eğlenceye katılmıyorsak hayat gösterisinin çoğu kaçar."
Irwin Yalom
"Paltolarımızı çıkarıp eğlenceye katılmıyorsak hayat gösterisinin çoğu kaçar."
Irwin Yalom
23 Şubat 2013 Cumartesi
Köpüklenen Gök // Miklós Radnóti
KÖPÜKLENEN GÖK
Sallanıyor ay köpüklenen gökte,
şaşıyorum nasıl canlı kaldığıma.
Çalışkan ölüm tarayıp duruyor çağı
apak kesiliyor kimi bulursa.
Yıl, hıçkırıyor ve baygın düşüyor
bakınarak ikide bir çevresine.
Sinsi bir güz arkamda diyerek
acılarla yüklü bir kış arkamda yine!
Orman kanadı, dönüp durmakta olan
zaman içindeki bütün saatler kanadı,
karın üzerine yazdığı rüzgârın
iri ve kara sayılardı.
Anlıyorum onu da, ötekini de,
duyumsuyorum hava nasıl ağır,
kıpırtılı, ılık bir sessizlik beni
doğum öncesindeki gibi kuşatmaktadır.
Duruyorum burda, dibinde ağacın,
yapraklarını öfkeyle hışırdatan.
Sarkıyor bir dal. Yakalar mı yoksa?
Ne güçsüz biriyim, ne korkan,
yorgunum yalnız. Susuyorum. Ve dal
sessizce karıştırıyor saçımı, çekingen.
Unutmak gerekirdi ama yaşam boyunca
hiçbir şeyi unutmadım ben.
Üstüne köpük dökülüyor ayın,
öfke bir çizgi çekiyor gökte koyu yeşil,
kendime bir sigara sarıyorum
ağır ağır, özenerek. Yaşıyorum.
__________________________1940
Miklós Radnóti (1909-1944, Macaristan)
Türkçesi: Kemal Özer – Edit Tasnádi
2221 // 146
bir konuda sana inanmıyorum, el-ilaha inanıyorum, bu o kadar tesadüf olamaz, bu kadar mühim bir şeyde iletişimde yanılıyorsam, inatçı olmamın bir esprisi kalmaz., oturup her şey üzerine tekrar düşünmem gerekir., neredeyse çünkü açık vermeyecek şekilde taşlar yerine oturuyor., ben seyretmiyorum ki., ben oyum., ben yapıyorum., ne garip., ama tam şuna benziyor; sufleye;
ama bu şunu da gösteriyor: el-ilah bana güveniyor.,
hayal dünyası da güzel., sadece bu olsa bile, sanat olsa bile güzel.,
ama ya gerçek, ya hakikat;
sanırım bunu böyle bir üslûba sahipsem ara ara hatırlatmam gerek; ben dünyadayım; tanrının bir yüzü dünyada; gülün yüzü tanrının yüzü.,
el-ilaha böyle aşık olunuyor., gül önce bir insan yüzüydü.,
o da tanrının yüzüydü.,.,
ke
ama bu şunu da gösteriyor: el-ilah bana güveniyor.,
hayal dünyası da güzel., sadece bu olsa bile, sanat olsa bile güzel.,
ama ya gerçek, ya hakikat;
sanırım bunu böyle bir üslûba sahipsem ara ara hatırlatmam gerek; ben dünyadayım; tanrının bir yüzü dünyada; gülün yüzü tanrının yüzü.,
el-ilaha böyle aşık olunuyor., gül önce bir insan yüzüydü.,
o da tanrının yüzüydü.,.,
ke
22 Şubat 2013 Cuma
Nietzsche Ağladığında
Bir baba oğluna soruyor büyüyünce ne olacaksın diye; dolar diyor çocuk.
Hadi beni içselleştir günahın demirbaşı elma ısırığı iç kötüsüyle
Ve sonra ben olmayı dene ey dünyayı güneş ışığı ve şakadan ibaret sanan tahta kraliçe
Bu satılık piyasacılardan ve savaş tüccarı medya patronlarından nefret edecek ve ağlayacaksın inan.
Nietzsche’yi oku ağladığında.
21 Şubat 2013 Perşembe
Galgverium Fosfat // ke
iyi hali de kötü hali de veren sevgi, aşk., ne midir., tetra molekül yapılı karmaşık bir karbon molekülü.,
dışarıdan alınır mı., hayır., beden yapar., kalp yapar., kalpte iki tür hücre vardır., bir türü veringeçleriyle bu molekülü salgılar; diğer türü veringeçlere karşılık gelen alıngaçlara sahiptir., kalp kalbe karşı gibi., böyle gibi., alıngaçlar karbonu fosforla kaplayarak, hücrenin özüne alır, bu hücrelerin çekirdeğine öz denir.,
böyle+böyle olursa bu öz gündüz görünür., gece parlar.,
bu işlem yapılmazsa, molekül korunmazsa karbon bozunarak karbondioksit olur., nefes olur, uçar gider.,
şu anda moleküler fosfor kaplama yapıyorlar., kalp kadar bir alanı tetra biçimlendirmenin maliyeti yok., ya da çok., hali vakti yerinde olan varsa yaptırsın., olmuyor.,
etkin olması için nesnesi her daim özne kılınmalı.,
alıngaçlar ve veringeçler deli olmalı:
ılgül olmalı, virgül olmalı., niye yaptığını bilmemeli ama yapmalı.,
nefes gibi., fosfor her gün yeniden doğmalı.,
(extract: bir nefes uçtu gibi., bir nefes uçtu da kondu gibi., defalarca uçacak ve defalarca konacak gibi., bu minvalde kalp aramice kuş gibi.,)
ke
dışarıdan alınır mı., hayır., beden yapar., kalp yapar., kalpte iki tür hücre vardır., bir türü veringeçleriyle bu molekülü salgılar; diğer türü veringeçlere karşılık gelen alıngaçlara sahiptir., kalp kalbe karşı gibi., böyle gibi., alıngaçlar karbonu fosforla kaplayarak, hücrenin özüne alır, bu hücrelerin çekirdeğine öz denir.,
böyle+böyle olursa bu öz gündüz görünür., gece parlar.,
bu işlem yapılmazsa, molekül korunmazsa karbon bozunarak karbondioksit olur., nefes olur, uçar gider.,
şu anda moleküler fosfor kaplama yapıyorlar., kalp kadar bir alanı tetra biçimlendirmenin maliyeti yok., ya da çok., hali vakti yerinde olan varsa yaptırsın., olmuyor.,
etkin olması için nesnesi her daim özne kılınmalı.,
alıngaçlar ve veringeçler deli olmalı:
ılgül olmalı, virgül olmalı., niye yaptığını bilmemeli ama yapmalı.,
nefes gibi., fosfor her gün yeniden doğmalı.,
(extract: bir nefes uçtu gibi., bir nefes uçtu da kondu gibi., defalarca uçacak ve defalarca konacak gibi., bu minvalde kalp aramice kuş gibi.,)
ke
Diaspora // ke
anavatanımdan beşbin kilometre öteye yayılmışım.,
o toprağa tohum atmışım., bir vatan kurmuşum diasporada.,
bin yıldır bu vatandayım., bu kanla geçmez; kültürle geçer, dille geçer.,
kanıma kan karışmıştır., kanım kanına karışmıştır.,
ve allahı tanımış, ve bir ulus olmuşum.,
ne çok insanı aramışım.,
hala da ararım.,.,
ke
o toprağa tohum atmışım., bir vatan kurmuşum diasporada.,
bin yıldır bu vatandayım., bu kanla geçmez; kültürle geçer, dille geçer.,
kanıma kan karışmıştır., kanım kanına karışmıştır.,
ve allahı tanımış, ve bir ulus olmuşum.,
ne çok insanı aramışım.,
hala da ararım.,.,
ke
Göçmenler Ülkesi A.B.D // Viki
hem demografiye; nüfusa, hem değişime ilişkin; tarih nöronlarını şekilli uyaracak bir "post".,
bir de tabi göç., bir tabi de göç., buteki var öteki var., butekiler öteden gelmiş., bu hikayede bu var., kölelik bile var., acaba diyelim ki mentalite aştı, uçtu gitti., bunlar tarihte gizlenecek mi., bir konsey kararı gerek., tarihte o an., here blogging:
__ __
Amerika Birleşik Devletleri nüfusu, ABD Sayım Bürosu'na göre 11,5 milyon kaçak göçmen de dahil olmak üzere 306,719,000 kişidir (2005). Nüfus artışı AB'ye göre daha fazladır. ABD'nin nüfus artış oranı %0,89, AB'nin ise %0,16'dır. Bu rakamlar dünya ortalamasına göre daha düşüktür.
ABD, dünyada Çin ve Hindistan'dan sonra en büyük 3. nüfusa sahiptir.
GÖÇLER
ABD bir göçmenler ülkesidir. Göçmenler tarafından kurulmuş ve gelişmiştir. Hâlâ dünyanın en çok göç alan ülkesidir.
Amerika Birleşik Devletleri'nin 4 Temmuz 1776'deki bağımsızlığından hemen önce nufus yaklaşık 2.5 milyon kadardı. (%95 beyaz Avrupa, %5 siyahi Afrika) Bu beyaz nüfusta en büyük pay İngilizlerin, sonra Almanların ve 3. olarak İskandinav ülkelerinindi (İsveç, Norveç, Danimarka). Bu milletler ilk 3 grubu oluşturmaktaydılar.(Dini olarak %98 Protestan, %2 Katolik) 1620-1770 yılları arasında bu ilk gelenler karşılıklı evlilikler ve din birliği sayesinde bugün Beyaz Amerikalı dediğimiz (WASP - White, AngloSaxon, Protestan) siyasette ve iş dünyasında hakim konumda olan nüfusla Amerikan ulusunun ana çekirdeğini oluşturdular. 2008 yılına kadar seçilen bütün ABD başkanları bu gruba dahildir.
Günümüz ABD'sinde yaşayan siyahiler (Afroamerikanlar) çoğu Amerika'ya getirilen kölelerin soyundandır.
1870-1920 yılları arası 2.göç dalgasının oluştuğu yıllardır. Bu yıllarda yukarıda adı geçen devletlerden göçler devam etmektedir, fakat yoğunluk Katolik ve Ortodoks Avrupalılara (İtalyanlar, Yunanlılar, Gürcüler, Ermeniler, Ruslar, Lehler, Avusturya-Macaristan, Sırplar) ve İrlandalılara kaymıştır. 1880 yılında nufus 60 milyona yaklaşmıştır.
3. göç dalgası 1970'lerin sonunda başlamıştır ve halen sürmektedir. Bu göç dalgası daha çok çeşitlilik göstermektedir. Asya'dan, Ortadoğu'dan, eski komünist ülkelerden, Latin ülkelerinden özelikle Meksika ve Karayipler'den gelen yoğun Hispanik-Latin Amerika göçüdür (yılda yaklaşık 800.000 ile 1.5 milyon arası).
ABD'nin nüfusu 1935'te 100 milyon,1970'de 200 milyon,2005'de 300 milyona ulaşmıştır.
2006 sayımına göre nüfusu 1 milyon ya da üzerinde olan 32 tane grup vardır.
1950'de %86 beyaz Avrupa, %9 siyahi Afrika, %3 Hispanik ( Latin Amerikalı ),
Din olarak ise %74 Protestan, %20 Katolik, %3 Musevi, %2 Ortodoks, %1 Budist
2010 sayımına göre nüfusun çoğunluğu (%63.7) beyaz ve Avrupalı, %16.4'i Hispanik-Latin Amerikalıdır. Nüfusun %12.2'si siyahi Afrika, %4.7 'i Asya kökenli,%0.7'si Amerikan yerlisi %0.2'si pasifik adaları yerlisi,%1.9'u melez,%0.2'si bazı diğer ırklar.
Din olarak ise, ABD'de toplam; %48 Protestan, %22 Katolik, %19.6 Ateist ya da hiçbir dine bağlı olmayan, %1 Ortodoks, %1.7 Musevi, %1.2 diğer inançlar, %0.7 Budist, %0.6 Müslüman, %0.4 Hindu yaşar.
bir de tabi göç., bir tabi de göç., buteki var öteki var., butekiler öteden gelmiş., bu hikayede bu var., kölelik bile var., acaba diyelim ki mentalite aştı, uçtu gitti., bunlar tarihte gizlenecek mi., bir konsey kararı gerek., tarihte o an., here blogging:
__ __
Amerika Birleşik Devletleri nüfusu, ABD Sayım Bürosu'na göre 11,5 milyon kaçak göçmen de dahil olmak üzere 306,719,000 kişidir (2005). Nüfus artışı AB'ye göre daha fazladır. ABD'nin nüfus artış oranı %0,89, AB'nin ise %0,16'dır. Bu rakamlar dünya ortalamasına göre daha düşüktür.
ABD, dünyada Çin ve Hindistan'dan sonra en büyük 3. nüfusa sahiptir.
GÖÇLER
ABD bir göçmenler ülkesidir. Göçmenler tarafından kurulmuş ve gelişmiştir. Hâlâ dünyanın en çok göç alan ülkesidir.
Amerika Birleşik Devletleri'nin 4 Temmuz 1776'deki bağımsızlığından hemen önce nufus yaklaşık 2.5 milyon kadardı. (%95 beyaz Avrupa, %5 siyahi Afrika) Bu beyaz nüfusta en büyük pay İngilizlerin, sonra Almanların ve 3. olarak İskandinav ülkelerinindi (İsveç, Norveç, Danimarka). Bu milletler ilk 3 grubu oluşturmaktaydılar.(Dini olarak %98 Protestan, %2 Katolik) 1620-1770 yılları arasında bu ilk gelenler karşılıklı evlilikler ve din birliği sayesinde bugün Beyaz Amerikalı dediğimiz (WASP - White, AngloSaxon, Protestan) siyasette ve iş dünyasında hakim konumda olan nüfusla Amerikan ulusunun ana çekirdeğini oluşturdular. 2008 yılına kadar seçilen bütün ABD başkanları bu gruba dahildir.
Günümüz ABD'sinde yaşayan siyahiler (Afroamerikanlar) çoğu Amerika'ya getirilen kölelerin soyundandır.
1870-1920 yılları arası 2.göç dalgasının oluştuğu yıllardır. Bu yıllarda yukarıda adı geçen devletlerden göçler devam etmektedir, fakat yoğunluk Katolik ve Ortodoks Avrupalılara (İtalyanlar, Yunanlılar, Gürcüler, Ermeniler, Ruslar, Lehler, Avusturya-Macaristan, Sırplar) ve İrlandalılara kaymıştır. 1880 yılında nufus 60 milyona yaklaşmıştır.
3. göç dalgası 1970'lerin sonunda başlamıştır ve halen sürmektedir. Bu göç dalgası daha çok çeşitlilik göstermektedir. Asya'dan, Ortadoğu'dan, eski komünist ülkelerden, Latin ülkelerinden özelikle Meksika ve Karayipler'den gelen yoğun Hispanik-Latin Amerika göçüdür (yılda yaklaşık 800.000 ile 1.5 milyon arası).
ABD'nin nüfusu 1935'te 100 milyon,1970'de 200 milyon,2005'de 300 milyona ulaşmıştır.
2006 sayımına göre nüfusu 1 milyon ya da üzerinde olan 32 tane grup vardır.
1950'de %86 beyaz Avrupa, %9 siyahi Afrika, %3 Hispanik ( Latin Amerikalı ),
Din olarak ise %74 Protestan, %20 Katolik, %3 Musevi, %2 Ortodoks, %1 Budist
2010 sayımına göre nüfusun çoğunluğu (%63.7) beyaz ve Avrupalı, %16.4'i Hispanik-Latin Amerikalıdır. Nüfusun %12.2'si siyahi Afrika, %4.7 'i Asya kökenli,%0.7'si Amerikan yerlisi %0.2'si pasifik adaları yerlisi,%1.9'u melez,%0.2'si bazı diğer ırklar.
Din olarak ise, ABD'de toplam; %48 Protestan, %22 Katolik, %19.6 Ateist ya da hiçbir dine bağlı olmayan, %1 Ortodoks, %1.7 Musevi, %1.2 diğer inançlar, %0.7 Budist, %0.6 Müslüman, %0.4 Hindu yaşar.
OverWorld // ke
still overpopulation by south.,
still overloading by west.,
this is the truth.,
do you mind whats over.,
i want to be kind.,
we have to start to think to doing.,
we have to do doing well.,.,
ke
still overloading by west.,
this is the truth.,
do you mind whats over.,
i want to be kind.,
we have to start to think to doing.,
we have to do doing well.,.,
ke
20 Şubat 2013 Çarşamba
19+20 // ke
19'unu 20'sine bağlayan gece yunan tanrısı oluyorum; yazılanlara baksana.,
19 aşk, ve 20 ke, insan demek.,
bir yunan tanrısına; 39; ikisi de gerek.,
madem mitoloji, saf sihirli bir hikaye ekleyeyim., bir hikaye daha.,
pazartesi adliyeye giderken sarı şeffaf bir boncuk buldum., ilk defa o renkte buldum.,
işim bitince., boncuklu yola vurdum., yolumda bir tesbihçide o renk tesbih sordum., tam beğenmedim.,
ve apollon tapınağının önünde 6 tane daha buldum., ben apollon., 7 etti.,
bir durak sonra dolmuşa bineceğim kavşağa geldim., ıssız da bir yer., yeni döşenmiş, zemini kumlu bir yer.,
karşıya geçeceğim yerde., yerde tek bir tane daha vardı., giriş gelişme sonuç :)))
bu sefer apollona bir işaret., onları vitaminlere benzettim., sağlığımla ilgilenmem gerek., iki operasyon geçireceğim., moralim yerinde, sağlığım da., mesajı aldım tabi., 3 gün oluyor., adımı attım., bir-iki haftaya prosedür netleşecek., bir atlatsam şunu., buna da kıyak bir amin çekeyim., mümkünse kendimi istiyorum tastamam., amin.
bir de siyah boncuk, 8+1., gülün adını yazdı yine., buna yanaştı usulca kalbim.,
usul usul., biraz üşüten bir kış gibi yanaştı.,
siyah asil bir giz; kendini apollon sanan bu deli; siyah boncuğu da böyle zannediyor.,
kafayı sana takmış, seni nike zannediyor.,
tuhaf olan şu:
bazen böyle şeyler., bazen güzel şeyler.,
uyuşsa., bir., tutuşsa.,
o ateş
o ışık
o menzil
o yörünge
bir
....
....
apollon
19 aşk, ve 20 ke, insan demek.,
bir yunan tanrısına; 39; ikisi de gerek.,
madem mitoloji, saf sihirli bir hikaye ekleyeyim., bir hikaye daha.,
pazartesi adliyeye giderken sarı şeffaf bir boncuk buldum., ilk defa o renkte buldum.,
işim bitince., boncuklu yola vurdum., yolumda bir tesbihçide o renk tesbih sordum., tam beğenmedim.,
ve apollon tapınağının önünde 6 tane daha buldum., ben apollon., 7 etti.,
bir durak sonra dolmuşa bineceğim kavşağa geldim., ıssız da bir yer., yeni döşenmiş, zemini kumlu bir yer.,
karşıya geçeceğim yerde., yerde tek bir tane daha vardı., giriş gelişme sonuç :)))
bu sefer apollona bir işaret., onları vitaminlere benzettim., sağlığımla ilgilenmem gerek., iki operasyon geçireceğim., moralim yerinde, sağlığım da., mesajı aldım tabi., 3 gün oluyor., adımı attım., bir-iki haftaya prosedür netleşecek., bir atlatsam şunu., buna da kıyak bir amin çekeyim., mümkünse kendimi istiyorum tastamam., amin.
bir de siyah boncuk, 8+1., gülün adını yazdı yine., buna yanaştı usulca kalbim.,
usul usul., biraz üşüten bir kış gibi yanaştı.,
siyah asil bir giz; kendini apollon sanan bu deli; siyah boncuğu da böyle zannediyor.,
kafayı sana takmış, seni nike zannediyor.,
tuhaf olan şu:
bazen böyle şeyler., bazen güzel şeyler.,
uyuşsa., bir., tutuşsa.,
o ateş
o ışık
o menzil
o yörünge
bir
....
....
apollon
Seni Seviyorum // ke
birini seversem gider ona ben seni seviyorum derim demiştin.,
bunu söylemenin başka şekli yoksa, ben bunu söyleyemedim.,
korku azdı; malum attan çekindim., ali atı at., sen de at: malum.
seni seviyordum, seni seviyorum, seni sevebiliyorum,
seni seveceğim, seni sevebileceğim.,
bu yüze söylenir mi.,
yazılmaz mı., yazılır.,
sayılmaz mı, sayılır.,.,
köksal
bunu söylemenin başka şekli yoksa, ben bunu söyleyemedim.,
korku azdı; malum attan çekindim., ali atı at., sen de at: malum.
seni seviyordum, seni seviyorum, seni sevebiliyorum,
seni seveceğim, seni sevebileceğim.,
bu yüze söylenir mi.,
yazılmaz mı., yazılır.,
sayılmaz mı, sayılır.,.,
köksal
Kırık Kanatlar (2) // Halil Cibran
...
Sınırlı aşk, sevdiğini sahiplenmek, sınırsız aşk ise sadece kendini ister. Gençliğin saflığı ve uyanışı arasına düşen aşk kendini sahiplenme ile tatmin eder ve sarılmalarla büyür. Ama gökkubbenin kucağında doğan ve gecenin sırlarıyla inen aşk, edebiyat ve ölümsüzlükten başka hiçbir şeyle huzurlu olamaz; İlahi varlık dışında hiçbir şeyin önünde hürmetle eğilemez.
Halil Cibran
Sınırlı aşk, sevdiğini sahiplenmek, sınırsız aşk ise sadece kendini ister. Gençliğin saflığı ve uyanışı arasına düşen aşk kendini sahiplenme ile tatmin eder ve sarılmalarla büyür. Ama gökkubbenin kucağında doğan ve gecenin sırlarıyla inen aşk, edebiyat ve ölümsüzlükten başka hiçbir şeyle huzurlu olamaz; İlahi varlık dışında hiçbir şeyin önünde hürmetle eğilemez.
Halil Cibran
Kırık Kanatlar // Halil Cibran
Ah, Selma…
Çiçeklerden demetler yaparak başucuna koymak isterdim. Hayatın kırdığı kollarını ellerimin arasına alarak sarmak, fırtınadan korumak isterdim.
Sevginin sadece kendini düşünmek olmadığını, her halinde saklı güzelliğini açığa çıkararak anlatmak isterdim.
Acı içerisinde kıvranan her yalnıza, bir ilahi gibi yankılanan sesini duyurmak isterdim.
Yaşamak isterdim, yaşatmak isterdim…
Özgürlüğümüze ve mutluluğumuza kuralları ile engel olan herkesin karşısına çıkarak, savaşmak isterdim.
Yıldızları yeryüzüne indirerek, seni gökyüzüne çıkarmak isterdin.
Gönüller üzerinde biriken karanlıkları, bir rüzgâr olarak bir diyardan diğerine savurmak isterdim.
Hayatın kalabalığında, yalnızlığın huzurunu yaşayan bir aşkı bulmak isterdim.
Tutmak isterdim ellerinden,
Çıkmak isterdim göğün yedi katına,
Güneşe uzanmak isterdim,
Yanacağımı bile bile…
Halil
19 Şubat 2013 Salı
Deli (2 ) // Halil Cibran
HÜZNÜM DOĞDUĞUNDA..
Hüznüm doğduğunda, onu özenle besledim ve tüm aşkım ve şefkatimle üstüne titredim.
Böylece, hüznüm, bütün canlı varlıklar gibi hep güçlü, güzel ve olağanüstü niteliklerle büyüdü.
Ve, Hüznüm ile ben birbirimizi hep sevdik; ve ayrıca, bizleri çevreleyen her şeyi de sevdik; çünkü Hüznümün sevimli bir ruhu olduğu gibi, ben de , Hüznüm sayesinde sevimli bir ruha sahiptim.
Ve Hüznümle ben karşılıklı konuştuğumuzda günlerimiz kanatlanır, gecelerimiz de rüyalarla süslenirdi; çünkü, Hüznüm konuşkan olduğu gibi, onun sayesinde ben de konuşkan oluyordum.
Ve, Hüznüm ve ben birlikte şarkı söylediğimizde tüm komşular bizi dinlemek için pencerelere koşuşurlardı; çünkü şarkılarımız deniz kadar derin ve olağanüstü anılarla dolu idiler.
Ve, Hüznüm ile ben birlikte yürüdüğümüzde insanlar bize hayranlıkla bakar ve yumuşak sevgi kelimelerini mırıldanırlardı. Ama, aynı zamanda , bizlere, erişilemeyen bir nesneye duyulan bir kıskançlıkla da bakarlardı; çünkü, Hüznüm asil idi; ve, ben de Hüznümle beraber olmaktan hep gurur duyardım.
Bu sırada, her canlı gibi Hüznüm öldü; ve, ben de düşüncelerime dalıp vecd etmek için tek başıma kaldım.
Ve şimdi, konuştuğumda, sözlerim kulaklarımda ağır yankılara neden olur.
Ve şarkılarımı söylediğimde artık komşularım gelmiyor beni dinlemeye.
Ve sokaklarda yürüdüğümde, kimse artık dönüp bana bakmıyor.
Ancak rüyalarımdadır ki, yakınlık ve anlayış dolu sesler beni göstererek fısıldaşıyor: “Hüznü ölen kişi, işte budur…”.
VE SEVİNCİM DOĞDUĞUNDA…
Ve sevincim doğduğunda, çatıya çıkıp haykırdım:
“Gelin komşular, görün, gülümseyen güneş oldum!”
Ama hiçbir komşum gelmedi sevincimi görmeye,
Aylarca sürdü şaşkınlığım, unutuldum, yalnızdık.
Ve sevincim solgun, güçsüz büyüdü;
Benden başka hiçbir yürek ona sevgi duymadı, öpmedi hiçbir dudak;
Ve sonunda her canlı gibi öldü sevincim, yalnızlıktan…
Ve şimdi ölü sevincimi, ölü hüznümle anımsayabiliyorum.
Ve yüreğimde kardeş anıları, rüzgârda mırıldanıp düşen
Suskun ve Solgun güz yapraklarını andırıyor şimdi…
Deli / Halil Cibran
Hüznüm doğduğunda, onu özenle besledim ve tüm aşkım ve şefkatimle üstüne titredim.
Böylece, hüznüm, bütün canlı varlıklar gibi hep güçlü, güzel ve olağanüstü niteliklerle büyüdü.
Ve, Hüznüm ile ben birbirimizi hep sevdik; ve ayrıca, bizleri çevreleyen her şeyi de sevdik; çünkü Hüznümün sevimli bir ruhu olduğu gibi, ben de , Hüznüm sayesinde sevimli bir ruha sahiptim.
Ve Hüznümle ben karşılıklı konuştuğumuzda günlerimiz kanatlanır, gecelerimiz de rüyalarla süslenirdi; çünkü, Hüznüm konuşkan olduğu gibi, onun sayesinde ben de konuşkan oluyordum.
Ve, Hüznüm ve ben birlikte şarkı söylediğimizde tüm komşular bizi dinlemek için pencerelere koşuşurlardı; çünkü şarkılarımız deniz kadar derin ve olağanüstü anılarla dolu idiler.
Ve, Hüznüm ile ben birlikte yürüdüğümüzde insanlar bize hayranlıkla bakar ve yumuşak sevgi kelimelerini mırıldanırlardı. Ama, aynı zamanda , bizlere, erişilemeyen bir nesneye duyulan bir kıskançlıkla da bakarlardı; çünkü, Hüznüm asil idi; ve, ben de Hüznümle beraber olmaktan hep gurur duyardım.
Bu sırada, her canlı gibi Hüznüm öldü; ve, ben de düşüncelerime dalıp vecd etmek için tek başıma kaldım.
Ve şimdi, konuştuğumda, sözlerim kulaklarımda ağır yankılara neden olur.
Ve şarkılarımı söylediğimde artık komşularım gelmiyor beni dinlemeye.
Ve sokaklarda yürüdüğümde, kimse artık dönüp bana bakmıyor.
Ancak rüyalarımdadır ki, yakınlık ve anlayış dolu sesler beni göstererek fısıldaşıyor: “Hüznü ölen kişi, işte budur…”.
VE SEVİNCİM DOĞDUĞUNDA…
Ve sevincim doğduğunda, çatıya çıkıp haykırdım:
“Gelin komşular, görün, gülümseyen güneş oldum!”
Ama hiçbir komşum gelmedi sevincimi görmeye,
Aylarca sürdü şaşkınlığım, unutuldum, yalnızdık.
Ve sevincim solgun, güçsüz büyüdü;
Benden başka hiçbir yürek ona sevgi duymadı, öpmedi hiçbir dudak;
Ve sonunda her canlı gibi öldü sevincim, yalnızlıktan…
Ve şimdi ölü sevincimi, ölü hüznümle anımsayabiliyorum.
Ve yüreğimde kardeş anıları, rüzgârda mırıldanıp düşen
Suskun ve Solgun güz yapraklarını andırıyor şimdi…
Deli / Halil Cibran
Çare // Marin Sorescu
Doğumunun 77. yıldönümünde Marin Sorescu'dan bir şiir
ÇARE / Marin Sorescu (1936-1996, Romanya)
Çeviren: Baki Yiğit
Bir hastalığın çaresi bulununca,
O hastalıktan ölenler
Yeniden ayağa kalkıp
Devam etmeliler
Kalan günlerinin tümünü yaşamaya,
Çaresi henüz bulunmamış
Başka bir hastalığa yakalanıncaya kadar.
18 Şubat 2013 Pazartesi
Saf Sayılar // El-Cebir
bir birdir., iki ikiden fazladır.,.,
_____________________________
(el-cebirden ispat: 11>2.))
_____________________________
(el-cebirden ispat: 11>2.))
Nüans::
biri kendinde., diğeri orada, kendinde değil.,.,
::
who knows who is who; and which is which?
us and them.
ke
::
who knows who is who; and which is which?
us and them.
ke
17 Şubat 2013 Pazar
Hakikatin Gizi // İncil
İsa Rabb'ın ismini aldı.,
Kutsal Ruh İsa'nın ismini aldı.,
Gerçek Kutsal Ruh'un ismini aldı.,.,
Kutsal Ruh İsa'nın ismini aldı.,
Gerçek Kutsal Ruh'un ismini aldı.,.,
Anlam // Özdemir Asaf
ANLAM
Sen bana
Sen desen de, demesen de olur.
Ama ben sana sen diyeceğim.
Düşün dur.
Özdemir Asaf // Bir Kapı Önünde / Sayfa 93
Logos // Holy Bible
LOGOS
1: 1 Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı'yla birlikteydi ve Söz Tanrı'ydı.1: 4 Yaşam O'ndaydı ve yaşam insanların ışığıydı.
1: 5 Işık karanlıkta parlar. Karanlık onu alt edemedi.
1: 14 Logos Gökten indi İnsan oldu. /Logos: Kelam, Söz/
__ __
İncil_
16 Şubat 2013 Cumartesi
Subhaneke::
Subhaneke::
yazgımı beni reddedenden, beni sevmeyenden, sevgimi almayandan azad et.,
ben aşkta delilik arıyorum;
beni akıldan, beni akıllılardan azad et.,
beni vasata, ortalamaya çekmeye çalışan bir dünyadan,
o dünyaya kapılanlardan azad et.,
benim dünyama kapılanı, aya kapılanı nasip eyle.,.,
mütekabili., velem samed., velem kebir.,
amin.
ke
yazgımı beni reddedenden, beni sevmeyenden, sevgimi almayandan azad et.,
ben aşkta delilik arıyorum;
beni akıldan, beni akıllılardan azad et.,
beni vasata, ortalamaya çekmeye çalışan bir dünyadan,
o dünyaya kapılanlardan azad et.,
benim dünyama kapılanı, aya kapılanı nasip eyle.,.,
mütekabili., velem samed., velem kebir.,
amin.
ke
14 Şubat 2013 Perşembe
Aşk X // Ahmet Ada
Aşk X
suda kendini seyreden bir kuş,
yapraklarla sarmaş dolaş rüzgâr,
çiçek açan taş, sevda sözleri
söyleyen yürek pencere camının
gerisinde
...
Ahmet Ada
Allahım 2 // ke
allahım bir şey aklıma geldi, on saniye içinde 4 tepki verdim,
ve bunun "farkında oldum", bi sikim olmadı, bunu yazınca çok güldüm, oldu mu :))
ke
ve bunun "farkında oldum", bi sikim olmadı, bunu yazınca çok güldüm, oldu mu :))
ke
Parçalanmış Haya(t) // ke
on yıl önceki bir seçenek aklıma geldi, ağırlık merkezim sosyalizmdi., tıkanıklığını aşmak için gelişen yeni damarları da kurcalıyorduk ki teori denen teori değil lan., bişeyler anlatıyor, söylem.,
insan kafaya koydu mu bişeyler yapabiliyor., bir yerde hikaye kırıldı., ama zaten tüm hikayeler kırıldı.,
parçalanmış haya(t).,
kabarcık sudan bir kere ayrılmaya görsün., uçuyor., elverişli ve özel olarak kullanılan bir mekanda; odada yaşayınca anarşist oldum tabi., insan ne ise o olmalı.,
cehenneme düşersin., müslüman olursun mesela.,.,
ke
insan kafaya koydu mu bişeyler yapabiliyor., bir yerde hikaye kırıldı., ama zaten tüm hikayeler kırıldı.,
parçalanmış haya(t).,
kabarcık sudan bir kere ayrılmaya görsün., uçuyor., elverişli ve özel olarak kullanılan bir mekanda; odada yaşayınca anarşist oldum tabi., insan ne ise o olmalı.,
cehenneme düşersin., müslüman olursun mesela.,.,
ke
Amor Fati // ke
8.611 metre ile dünyanın ikinci en yüksek zirvesi Himalayalar'daki K-2 Godwin Austen Zirvesi'dir. Austen; onurlu anlamında bir isim.
Dünya Nüfusu // Viki
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu'nun belirlediği tarihe göre 12 Ekim 1999'da dünya nüfusu 6 milyara ulaşmıştır. 7 milyara ise Ekim 2011'de ulaşmıştır.
Şimdiye kadar yaklaşık 110.000.000.000 (110 Milyar) insan doğmuştur. 20. yüzyılın son 70 senesinde dünya nüfusu tarihte en fazla yükselişini göstermiştir.
Birleşmiş Milletler tarafından 2002 yılında yayınlanan tahminlere göre:
Dünyanın en yoğun nüfuslu bölgesi 134 milyon kişinin yaşadığı Ganj Irmağının aşağı bölümünün çevresindeki yoğun tarım yapılan alandır. Burada nüfus yoğunluğu 900 kişi/km²'dir. Tüm dünyanın nüfus yoğunluğu ise yaklaşık 2 kişi/km²'dir.
Şimdiye kadar yaklaşık 110.000.000.000 (110 Milyar) insan doğmuştur. 20. yüzyılın son 70 senesinde dünya nüfusu tarihte en fazla yükselişini göstermiştir.
- 1 milyara 1802 yılında ulaşılmıştır.
- 2 milyara 1927 yılında ulaşılmıştır.
- 3 milyara 1961 yılında ulaşılmıştır.
- 4 milyara 1971 yılında ulaşılmıştır.
- 5 milyara 1987 yılında ulaşılmıştır.
- 6 milyara 1999 yılında ulaşılmıştır.
- 7 milyara 2011 yılında ulaşılmıştır.
Birleşmiş Milletler tarafından 2002 yılında yayınlanan tahminlere göre:
- 8,5 milyara 2020 yılında ulaşılacaktır.
- 9,6 milyara 2030 yılında ulaşılacaktır.
- 10,3 milyara 2040 yılında ulaşılacaktır.
- 12 milyara 2050 yılında ulaşılacaktır.
Dünyanın en yoğun nüfuslu bölgesi 134 milyon kişinin yaşadığı Ganj Irmağının aşağı bölümünün çevresindeki yoğun tarım yapılan alandır. Burada nüfus yoğunluğu 900 kişi/km²'dir. Tüm dünyanın nüfus yoğunluğu ise yaklaşık 2 kişi/km²'dir.
- Nüfus sıralamasında ilk 17 ülke (2005) (Dünya'nın 67%'si)
- Çin Halk Cumhuriyeti : 1.32 milyar (Dünya'nın 20%'si )
- Hindistan : 1.12 milyar (17%)
- Amerika Birleşik Devletleri : 304 milyon (4.6%)
- Endonezya : 225 milyon ( 3.5%)
- Brezilya : 186 milyon (2.8%)
- Pakistan : 165 milyon (2.5%)
- Bangladeş : 147 milyon (2.3%)
- Rusya : 143 milyon (2.2%)
- Nijerya : 135 milyon (2.1%)
- Japonya : 128 milyon ( 2.0%)
- Meksika : 108 milyon ( 1.7%)
- Filipinler : 86 milyon (1.3%)
- Vietnam : 84 milyon (1.3%)
- Almanya : 82 milyon (1.3%)
- Etiyopya : 76 milyon (1.2%)
- Mısır : 75 milyon (1.2%)
- Türkiye : 75 milyon (1.2%)
Aman Allahım // ke
kötü bir hayat yaşıyorsun bir de ölüyorsun., aman allahım., ikisıfır., iyi bir hayat yaşıyorsun ve ölüyorsun., birbir.,
13 Şubat 2013 Çarşamba
Harç // Kaan Özer
kişiler birbirini harcayacak kadar yakınlaşabilmeli. ancak o hadden sonra yaşayabilenlerin arzusuna inanırım ben.
Kaan Özer
Kaan Özer
12 Şubat 2013 Salı
There are Only Two Mistakes // Buddha
There are only two mistakes one can make along the road to truth; not going all the way, and not starting...................................... Siddhartha Gautama Supreme Buddha
Metroland /// Julien Barnes
Sanat, yaşamdaki en önemli şeydi, kendinizi
bütün ruhunuzla adayabileceğiniz ve karşılığında sizi ödüllendirmekten
hiçbir zaman geri kalmayacak olan bir değişmezdi. Daha da önemlisi, ona
maruz kalanlar üzerindeki etkisi iyileştirici olan bir şeydi. (sayfa:33)
Julian Barnes / Metroland
Julian Barnes / Metroland
Giovanni'nin Odası /// James Baldwin
Belki herkesin kendine özgü bir cennet bahçesi
vardı 'bunu bilemiyorum' ama gerçek olan, kişinin cenneti tam anlamıyla
yaşayamadan ateşten kılıcın karşısına dikildiği. Ve sonra yaşamın onu
cenneti anımsamak ya da onu tamamen unutmak seçeneğiyle karşı karşıya
bıraktığı...
Öyle ya da böyle, anımsamak için güce gerek var; unutmak için ise çok farklı bir güce; her ikisini birden başarabilmek içinse kahraman olmak gerek. Anımsamayı seçenler acıyı, içtenliklerinin hiç aralıksız ayaklar altında ezildiğini görmenin acısıyla çılgına dönmeyi göze almalı. Unutma yolunu seçenleri bekleyense, bir başka çılgınlık tutkusu; acıyı tanımamanın, içtenlikten uzak kalmanın getirdiği çılgınlık. İnsanlar çoğunlukla ya anılarına bağlı çılgınlar ya da her şeyi unutmaya çalışan çılgınlar oluyor.
Gerçek kahramanların bu dünyadaki sayısıysa çok düşük...
James Baldwin
Öyle ya da böyle, anımsamak için güce gerek var; unutmak için ise çok farklı bir güce; her ikisini birden başarabilmek içinse kahraman olmak gerek. Anımsamayı seçenler acıyı, içtenliklerinin hiç aralıksız ayaklar altında ezildiğini görmenin acısıyla çılgına dönmeyi göze almalı. Unutma yolunu seçenleri bekleyense, bir başka çılgınlık tutkusu; acıyı tanımamanın, içtenlikten uzak kalmanın getirdiği çılgınlık. İnsanlar çoğunlukla ya anılarına bağlı çılgınlar ya da her şeyi unutmaya çalışan çılgınlar oluyor.
Gerçek kahramanların bu dünyadaki sayısıysa çok düşük...
James Baldwin
Eros Bu // Köksal Erdenoğlu
eROS
Eros: “Bu tanrılar deli, cennetle cehennemin kapılarını bana, bir çocuğa teslim ettiler, bu tanrılar akıllı, kimse bir çocuğa kızamaz!”
Erosa senin neden kanatların var diye sorduğumda, benim bir anlamım, anlamlarım var dedi; aşk: bir insanı anlamlı bulmak, anlamı ötede bulmak, bu anlam bir tenden diğerine uçar durur, onun için kanatları vardır.,
Bu benim bir yüze yazdığım sırdır; evet bunu o çocuk söyledi, evet bu çocuk bir tanrı.,.,
Köksal Erdenoğlu
Eros: “Bu tanrılar deli, cennetle cehennemin kapılarını bana, bir çocuğa teslim ettiler, bu tanrılar akıllı, kimse bir çocuğa kızamaz!”
Erosa senin neden kanatların var diye sorduğumda, benim bir anlamım, anlamlarım var dedi; aşk: bir insanı anlamlı bulmak, anlamı ötede bulmak, bu anlam bir tenden diğerine uçar durur, onun için kanatları vardır.,
Bu benim bir yüze yazdığım sırdır; evet bunu o çocuk söyledi, evet bu çocuk bir tanrı.,.,
Köksal Erdenoğlu
Bir Soru Sordum Tanrıya // Köksal Erdenoğlu
BİR SORU SORDUM TANRIYA:
Elimde gümüş bir tesbih
Gölgem ateşe düştü,
Gölgem yandı, tutuştu…
Uzanıp kıvrıldım ayın ortasına
O bir dede
Ben bir puttum…
Günlerce uçtuk alacakaranlıkta…
Nerede gece yok ki diye sordum Tanrıya…
Duydum işte dedim, rüzgar konuştu, yağmur konuştu…
Ben şu tanrıtanımaz…
Ama Amin! dediler duydum…
Bu söz yüreğime kadar alçaldı…
Ve bildim işte Tanrı şu bilmeden ezdiğim karıncaydı…
Dinle Tanrı!
Işık sayılı…
Karanlık ise engin ve sonsuz…
Şeytan der ki:
Çöle yolladım Tanrıyı ben,
O şimdi aç ve susuz…
Tanrım!
Bu benim son ölümüm olacak…
Hey, unutma adamım…
Ben…
Tepeden tırnağa zor bir yasağım…
Ateşten sırılsıklam yasağım…
Bitir şu oyunu…
Şeytan benim değil, senin önünde diz çökmedi,
Ve bu oyun sürdükçe,
Ben kendime yasağım…
Tanrım! Dinle…
Unuttum en güzel şarkılarımı
Kurşuna dizdiler anılarımı
Gündüzü olmayan upuzun bir geceyim
Ve sen kralsan unutma ben bir eceyim…
Bir cigara sar Tanrım
İçine esrar koy
İçine sır koy
Göz koy, dudak koy…
Bir nefes çek…
İçinde aşk olsun,
Dumanı kalp olsun…
Kafan güzel olsun
Sana, sonsuz sarıldığımda…
Köksal Erdenoğlu / 2007
Elimde gümüş bir tesbih
Gölgem ateşe düştü,
Gölgem yandı, tutuştu…
Uzanıp kıvrıldım ayın ortasına
O bir dede
Ben bir puttum…
Günlerce uçtuk alacakaranlıkta…
Nerede gece yok ki diye sordum Tanrıya…
Duydum işte dedim, rüzgar konuştu, yağmur konuştu…
Ben şu tanrıtanımaz…
Ama Amin! dediler duydum…
Bu söz yüreğime kadar alçaldı…
Ve bildim işte Tanrı şu bilmeden ezdiğim karıncaydı…
Dinle Tanrı!
Işık sayılı…
Karanlık ise engin ve sonsuz…
Şeytan der ki:
Çöle yolladım Tanrıyı ben,
O şimdi aç ve susuz…
Tanrım!
Bu benim son ölümüm olacak…
Hey, unutma adamım…
Ben…
Tepeden tırnağa zor bir yasağım…
Ateşten sırılsıklam yasağım…
Bitir şu oyunu…
Şeytan benim değil, senin önünde diz çökmedi,
Ve bu oyun sürdükçe,
Ben kendime yasağım…
Tanrım! Dinle…
Unuttum en güzel şarkılarımı
Kurşuna dizdiler anılarımı
Gündüzü olmayan upuzun bir geceyim
Ve sen kralsan unutma ben bir eceyim…
Bir cigara sar Tanrım
İçine esrar koy
İçine sır koy
Göz koy, dudak koy…
Bir nefes çek…
İçinde aşk olsun,
Dumanı kalp olsun…
Kafan güzel olsun
Sana, sonsuz sarıldığımda…
Köksal Erdenoğlu / 2007
Kuzu Büyüsü-Bi Özgür İrade Hadisesi // Köksal Erdenoğlu
Tanrı’nın
işlevleri diye bir kitap yazmak isterdim, hatta mümkünse türevini ve
integralini almak… Kuzu tandır seven insanlara, Tanrı, kuzu kesmeyin
demeli mi… Bi farkındalık yok etmek cinayet mi dir…
Kuzu Büyüsü (Bunun için 300gr Tanrı gerekmektedir):
Eskiden Sony Walkmenim vardı, Thindersticks, Leonard Cohen, Lou Reed, Morphine gibi otherside of the Moon müzikler dinlerken, en önemli soru ne olaki diye düşünürdüm, kırlangıç gibi Ben kimim? Ben kimim? uçuşurdu aklımda; ama ayakları bir türlü yere basmazdı bu sorunun, bu önemin belki de…
DNA’nın mucidi Francis Crick’in bir kitabı var: Şaşırtan varsayım! Konu Özgür İrade var mıdır, yok mudur, denekten önündeki ekrandan seçim yapmasını istiyorlar, beyne elektrotlar bağlanmış, seçim gerçekleşmeden önce beyinde nörobiyolojik birşey oluşuyor, seçim sonra gerçekleşiyor, aslında materyalist birisi de bu sonuca varır, ama bunun anlamını düşünmek, özgür iradenin bir yanılsama olduğunu idrak etmek bilebileceğim en lanetli gerçek, Ben kimim? Ben Ben değilim, yani Özne değilim…
Dinler bu sorunu daha ustalıklı çözmüş, Tanrı külli iradesinden cüzi irade üflemiş sana diyolar> Ben kimim? Tanrı bana kendinden üfledi, en bi ÖZ ve en bi NE olarak tanrının bir parçasıyım… Tanrının cesedi mumyalanmalı…
Eskiden Sony Walkmenim vardı, Thindersticks, Leonard Cohen, Lou Reed, Morphine gibi otherside of the Moon müzikler dinlerken, en önemli soru ne olaki diye düşünürdüm, kırlangıç gibi Ben kimim? Ben kimim? uçuşurdu aklımda; ama ayakları bir türlü yere basmazdı bu sorunun, bu önemin belki de…
DNA’nın mucidi Francis Crick’in bir kitabı var: Şaşırtan varsayım! Konu Özgür İrade var mıdır, yok mudur, denekten önündeki ekrandan seçim yapmasını istiyorlar, beyne elektrotlar bağlanmış, seçim gerçekleşmeden önce beyinde nörobiyolojik birşey oluşuyor, seçim sonra gerçekleşiyor, aslında materyalist birisi de bu sonuca varır, ama bunun anlamını düşünmek, özgür iradenin bir yanılsama olduğunu idrak etmek bilebileceğim en lanetli gerçek, Ben kimim? Ben Ben değilim, yani Özne değilim…
Dinler bu sorunu daha ustalıklı çözmüş, Tanrı külli iradesinden cüzi irade üflemiş sana diyolar> Ben kimim? Tanrı bana kendinden üfledi, en bi ÖZ ve en bi NE olarak tanrının bir parçasıyım… Tanrının cesedi mumyalanmalı…
Büyü şu: Özgür İrade bir büyüdür ve bu büyü inandıkça
varolur… Rivayet odurki akşam yatmadan önce 3 defa bu büyüye inanan
sabah kuzu olarak kalkar…
Köksal Erdenoğlu
Lacivert Tebessüm // Köksal Erdenoğlu
300 gr demir mi daha laciverttir, 300 gr pamuk mu,,,
Tanrının sesi laciverttir,,,
Lacivert, lacivertme,,,
En yavaş lacivertin arkadaşı, en kısa lacivertti,,,
Dünya lacivert bir öküzün boynuzları üstündedir,,,
Einstein’den görecelik kuramını bir cümleyle anlatmasını istemişler; lacivertin karekökünü aldım demiş,,,
Her gece bir lacivert vardır,,,
Ben bir lacivertistim,,,
Lacivertin kardeşi laciderttir, dertlerin en şatafatlısıdır, bu derde düşen ayı üçgen olarak görür, dermanı da muhteşemdir, pozitif sayıları kullanarak ve ileriye sıfıra doğru saymak,,, zor gibi görünür, bir bilene, en lacivert masalın, en lacivert delisine kulak verelim: “Bunun için lacivert düşünmek gerekir.”
Hakkını lacivert et,,,
Lacivert bir güneşin altında, lacivert çimenleri otlayan, lacivert kuzular, bu tabloda kaç tane kuzu olduğunu söyleyene Venüs’ü (Zühre Yıldızı) hediye ediyorum,,,
ve
Klarnetin sesi de laciverttir,,,
Belki de Tanrı bir klarnettir,,,
Belki de o kendi başına suskundur da, insan onu konuşturur,,,
yazan:
3.Lacivert Köksal Efendi,,,
Tanrının sesi laciverttir,,,
Lacivert, lacivertme,,,
En yavaş lacivertin arkadaşı, en kısa lacivertti,,,
Dünya lacivert bir öküzün boynuzları üstündedir,,,
Einstein’den görecelik kuramını bir cümleyle anlatmasını istemişler; lacivertin karekökünü aldım demiş,,,
Her gece bir lacivert vardır,,,
Ben bir lacivertistim,,,
Lacivertin kardeşi laciderttir, dertlerin en şatafatlısıdır, bu derde düşen ayı üçgen olarak görür, dermanı da muhteşemdir, pozitif sayıları kullanarak ve ileriye sıfıra doğru saymak,,, zor gibi görünür, bir bilene, en lacivert masalın, en lacivert delisine kulak verelim: “Bunun için lacivert düşünmek gerekir.”
Hakkını lacivert et,,,
Lacivert bir güneşin altında, lacivert çimenleri otlayan, lacivert kuzular, bu tabloda kaç tane kuzu olduğunu söyleyene Venüs’ü (Zühre Yıldızı) hediye ediyorum,,,
ve
Klarnetin sesi de laciverttir,,,
Belki de Tanrı bir klarnettir,,,
Belki de o kendi başına suskundur da, insan onu konuşturur,,,
yazan:
3.Lacivert Köksal Efendi,,,
Tam-an-lanmamış Şiir // Köksal Erdenoğlu
tam-an-lanmamış şiir
olaraks
sarkaçıyorum
güneşterle
deviraneyim
(nevrotik tak tik )
uçurumuz umdun
günebakanatlandım
kan adım.
—ke
Nokta // Köksal Erdenoğlu
Nokta.
( : ) , ( ; ) , ( ? ) , ( . ) , ( ! ) , ( … ) ; kılıktan kılığa girsin, sessiz ve sözsüz anlatsın seni; virgül mü, bakma sen; o bile noktanın kuyruklusu…
Güzeli güzel yapan bir çift nokta.
Parmağınla dokunabilirsin ona, fazla bastırma ama!
Hayat işte; bir noktada biter herşey; ama bir noktadan başlamak da var…
Gün gelir toplamak değil de çarpmak istersen hayatı bir nokta sana yeter.
Altı noktayla bitirmek gerek bazı cümleleri; bazı cümleler gerçekten kör……
Köksal Erdenoğlu
Entropim // Köksal Erdenoğlu
Entropim! O pimi Tanrı mı çekti?
Başlangıç;
Başlangıç;
Başlangıç var mı gerçekten; hareket yoktu diyorsun ve madde sonsuz yoğundu, zaman yoktu diyorsun…
Patlama;
Bir
sır ver bana, sende kalsın de, tüm bu evren bir hidrojen atomunun
içinde ve her hidrojen atomu bir evren de bana, bunu bağıra çağıra
herkese anlatayım, ihanet mi; hayır! Kimse buna inanmazsa sır ortaya
dökülmüş sayılmaz; böyle bir sır ver bana bir kuyuya değil gökyüzüne
fırlatayım yine de aramızda kalsın…
Adalet
istiyorum senden, cana kıyanın canına kıyıla, diri diri mezara gömen
diri diri mezara gömüle, seven sevile, nefret veren nefret ala… Adalet
bu gerçekten, gerisi palavra! Acı acıyla, neşe neşeyle, akıl akılla,
hile hileyle kadeh tokuştursun, gör o zaman acımdaki azameti, işit şen
kahkahalarımı, konuşmam sadece, dinlerim de o zaman, hilesine
güvenebilir insan, şansına değil!! Adalet istiyorum senden, affetmek
benim işim değil, o senin işin ve senin işine burnumu sokmak istemem!
Öyle
bir renk gösterki bana kırmızı onu gördüğünde kıpkırmızı olsun,
gözlerimi simsiyah yap ama içinde o renk olsun ve o rengi gören taş
olsun!
O kadar İnsan yapki beni Şeytan önümde secde etsin! Ve onu elinden tutup ayağa kaldırayım.
Her
insan yap beni, herkes olmak istiyorum, ona ne dokunduysa bana da
dokunsun, ne kadar yücelmişse ve ne kadar alçalmışsa… Cellad cellad
olsun yani kendi kafasını uçursun. Kral olmak istiyorum ama bir o kadar
soytarı da. Tam olmak istiyorum ve eksik olmak, korkudan ölmek istiyorum
ve ölümden korkmamak, hür olmak istiyorum müebbet yatarak.
Böcekler rüya görsün bunu istiyorum senden.
Öyle
kelimeler istiyorumki senden zirve yerin dibine batsın, okyanus bir
damlaya sığsın, bir fil ezsin karınca o kelimeyle, bal ekşi kaçsın
yanında, acı kaçsın, zehir utansın, beyaz kör olsun, denge kaybetsin
kendini, imkansız birde bin ve işkence ninni gelsin kulaklara, bu
kelimelerle dile gelen iki doğru sonsuzda kesişmesin hemen kesişsin…
Dostum olmanı istiyorum ve düşmanım, bir azizeden çok bir orospu olmanı ve sana öyle aşık olmak istiyorum!
Dağılma;
Tanrım! Sen yoksan, ben de yokum!
Köksal Erdenoğlu
11 Şubat 2013 Pazartesi
Ayıp Değil Ya // Edip Cansever
her türlü bir şeyler sizin olsun, ben artık
hep böyle istiyorum, ayıp değil ya
durduğum bir gündü, diyorum, yüzümü göğe doğurduğum
bir gündü ve yaşar gibi kaldığım bir yaşama içinde
ve yollarda ölü baykuşlar bulduğum
bir ölünün günü boyayan renginde
çürük evler bulduğum, içleri sonsuz kayalar
kayalardan dondurmalar sorduğum
e. cansever
hep böyle istiyorum, ayıp değil ya
durduğum bir gündü, diyorum, yüzümü göğe doğurduğum
bir gündü ve yaşar gibi kaldığım bir yaşama içinde
ve yollarda ölü baykuşlar bulduğum
bir ölünün günü boyayan renginde
çürük evler bulduğum, içleri sonsuz kayalar
kayalardan dondurmalar sorduğum
e. cansever
Gösteri Peygamberi // Chuck Palahniuk
“Kaos dediğimiz şey aslında henüz
tanımadığımız düzenlerden ibaret. Tesadüf, henüz çözümleyemediğimiz
düzenlerden ibaret. Anlamadığımız şeye saçma diyoruz. Okuyamadığımız
şeye, laf salatası diyoruz.”
Chuck Palahniuk / Gösteri Peygamberi
Chuck Palahniuk / Gösteri Peygamberi
Özen // Oruç Aruoba
ben
anlam parçalarımı
hep döken
hep söken
öz
ne
öz
lediğim ne
yse
o
yum.
Oruç Aruoba
anlam parçalarımı
hep döken
hep söken
öz
ne
öz
lediğim ne
yse
o
yum.
Oruç Aruoba
10 Şubat 2013 Pazar
Unity // Buddha
He who experiences the
unity of life
sees his own Self in all beings,
and all beings in his own Self, and looks on everything with an impartial eye...................................... Buddha
impartial: tarafsız, yansız, tanık gözüyle
sees his own Self in all beings,
and all beings in his own Self, and looks on everything with an impartial eye...................................... Buddha
impartial: tarafsız, yansız, tanık gözüyle
Benim Geyiklerim 88 // ke
gizin devamı tekil bir şekilde burada tomurcuklandı.,
lakin olaylarla ilgili yazmadım., bir kalfayım sanırım artık.,
olgu düzlemindeki tek çok bişey., tek çok bişey..
facebookla destekliyorum şu ara bu blogu, 7-8 aydır fb'de de faal faildim;
tuhaf bir gerginlik yaratıyor net.,
orada iletişim ya da paylaşma üzerinden bir sosyallik içindeyim.,
yabancılaşmaya benzer bir duygulanım birikiyor zamanla.,
ve., ama kelimeler var, simgeler var dolanan., insanı insan yapan temel şey dolaşımda., dil dolaşımda., yüzyüzeliğini ve temas etkisini yitirmiş., günü dinamitleyebilen., facebookta mesela sadece bugünü dinamitleyebilen., yani dünü neredeyse sıfırlayan bir baskın görünüm de kazanan.,
yeni kamusal alan internet.,
teknik olarak ciddi bir potansiyel bu., ve reelliği de alanı kendine çekti, büküyor., o kırılmayı yarattı.,
habermasın kamusal alanın yapısal dönüşümü diye kült bir kitabı var., habermas'ın temel terimi iletişimdi., kamusal alanda gerçekleştirilen birincil eylem., hah işte bu kıraathanelerden, okumaevlerinden, okumaçevrelerinden medyaya geçti diyordu habermas., iletişimde kırık bir değişim oldu yani., ciddi sonuçları olan bir mevzuuyu bir tarihselliğe ve algıya oturttu yani bu kıymetli, muhterem, saygın amcamız.,
arkasını biliyoruz., harbi gazetecilerle medya patronları arasında ideolojik tayflarla renklendirilmiş, güdümleyen, meşru kılan, eleştiren ve ama manipüle edebilen, yani kötüye kullanılabilen bir medya doğdu.,
net dediğimiz bu yeni kamusal alan ise demokraside artık ideal olarak betimlenmiş agora'yı (toplanma yeri) düşlesen bu kadar iyi karşılayamazdı., giriş ve katılım serbest., alan-mekan olarak agora.,
ancak esas mevzuu kritik., dünya rahat bir zaman yaşamıyor; aşırı basınçlı zamanının bir bölümünü yaşıyor: "Buna Uyanmak Gerek!".. ve umut kırıcı olan şey yüzeysel ve 'ben'de yoğunlaşan bir tektipleşme, globalleşme eğilimi.,
bağsız kaldıkça can sıkıntısı çoklaşan bir çokluk oluşuyor., "ben" bile paradoksal bir mevzuuya boğazına kadar gömülmüş., mevzuuya döneyim.,
esas mevzuu nasıl gerçekleştirilecek., sorumlu soru budur., şu gerçeklik/tir yani: fikir olarak katılmak müthiş önemli olsa da, katılım denen şey eyleme, etkisine ve sonucuna katılmaktır., tehlikeyi anlatabildim sanırım., herkes herşeye fikren katılırken, reelde elinde tek bir şey bile olmayabiliyor., bu en azından normal ve sıradan birinde "kısıtlı" olduğu bilincini uyandırmalı., aha., burası doğru başlangıç noktası ben için., bu duygu bireyde ortaya çıkan kolektif bir duygu ben., anladın mı ben.,.,
ke
lakin olaylarla ilgili yazmadım., bir kalfayım sanırım artık.,
olgu düzlemindeki tek çok bişey., tek çok bişey..
facebookla destekliyorum şu ara bu blogu, 7-8 aydır fb'de de faal faildim;
tuhaf bir gerginlik yaratıyor net.,
orada iletişim ya da paylaşma üzerinden bir sosyallik içindeyim.,
yabancılaşmaya benzer bir duygulanım birikiyor zamanla.,
ve., ama kelimeler var, simgeler var dolanan., insanı insan yapan temel şey dolaşımda., dil dolaşımda., yüzyüzeliğini ve temas etkisini yitirmiş., günü dinamitleyebilen., facebookta mesela sadece bugünü dinamitleyebilen., yani dünü neredeyse sıfırlayan bir baskın görünüm de kazanan.,
yeni kamusal alan internet.,
teknik olarak ciddi bir potansiyel bu., ve reelliği de alanı kendine çekti, büküyor., o kırılmayı yarattı.,
habermasın kamusal alanın yapısal dönüşümü diye kült bir kitabı var., habermas'ın temel terimi iletişimdi., kamusal alanda gerçekleştirilen birincil eylem., hah işte bu kıraathanelerden, okumaevlerinden, okumaçevrelerinden medyaya geçti diyordu habermas., iletişimde kırık bir değişim oldu yani., ciddi sonuçları olan bir mevzuuyu bir tarihselliğe ve algıya oturttu yani bu kıymetli, muhterem, saygın amcamız.,
arkasını biliyoruz., harbi gazetecilerle medya patronları arasında ideolojik tayflarla renklendirilmiş, güdümleyen, meşru kılan, eleştiren ve ama manipüle edebilen, yani kötüye kullanılabilen bir medya doğdu.,
net dediğimiz bu yeni kamusal alan ise demokraside artık ideal olarak betimlenmiş agora'yı (toplanma yeri) düşlesen bu kadar iyi karşılayamazdı., giriş ve katılım serbest., alan-mekan olarak agora.,
ancak esas mevzuu kritik., dünya rahat bir zaman yaşamıyor; aşırı basınçlı zamanının bir bölümünü yaşıyor: "Buna Uyanmak Gerek!".. ve umut kırıcı olan şey yüzeysel ve 'ben'de yoğunlaşan bir tektipleşme, globalleşme eğilimi.,
bağsız kaldıkça can sıkıntısı çoklaşan bir çokluk oluşuyor., "ben" bile paradoksal bir mevzuuya boğazına kadar gömülmüş., mevzuuya döneyim.,
esas mevzuu nasıl gerçekleştirilecek., sorumlu soru budur., şu gerçeklik/tir yani: fikir olarak katılmak müthiş önemli olsa da, katılım denen şey eyleme, etkisine ve sonucuna katılmaktır., tehlikeyi anlatabildim sanırım., herkes herşeye fikren katılırken, reelde elinde tek bir şey bile olmayabiliyor., bu en azından normal ve sıradan birinde "kısıtlı" olduğu bilincini uyandırmalı., aha., burası doğru başlangıç noktası ben için., bu duygu bireyde ortaya çıkan kolektif bir duygu ben., anladın mı ben.,.,
ke
9 Şubat 2013 Cumartesi
Ayzıt ve Umay
Ayzıt
Türk ve Altay mitolojilerinde Ayzıt (Ayızıt, Ayısıt)
bir güzellik tanrıçasıdır ve yaratıcı kadın demektir.
Bu anlamda Sümer ve Yunan mitlerinde İştar ve Afrodit’e benzer.
Süt gölünden getirdiği damlayı çocuğun ağzına damlatır ve çocuğa ruh verir.
İnsan yavrularını, kadınları, hayvanları ve hayvan yavrularını korur.
Simgesi, Kuğu kuşlarıdır. Ayzıt’ı simgeleyen kuğular kızı bilinir,
kutsal sayılır ve dokunulmaz. Bu kız kuğunun beyaz tülünü üzerine giyince kuğu,
çıkarınca kız olur.
Ayzıt gökten gümüş tüylü bir kısrak suretinde iner.
Yele ve kuyruklarını kanat gibi kullanır.
Beyaz Turna kuşu da diğer simgelerinden biridir.
Sümerlerde Ay Tanrıçası olan 'Ay'a da ışık saçmaktadır
ve adı da bu anlamla bağlantılıdır.
Ayzıt şaman dualarında şöyle tarif edilir:
“Başında ak gökten ak bir kalpak,
çıplak omuzlarında ak gökten bir atkı,
baldırına kadar siyah bir çizme."
Bu şekilde bir kayaya yaslanarak uyumuştur
veya ormanda dolaşmaktadır.
Umay
Umay (Omay) Eski Türklerde anneleri ve çocukları koruyan
olumlu nitelikleri bulunan bir ruhtur.
Yir-Sub'un (Yer-Su; yerin ve suların ruhları) Türk topluluklarına yardım etmesi gibi
Umay da yalnızca çocukları değil bütün Türk boylarını koruyan
onlara kut veren bir varlıktır.
Her şeye yaşam veren Güneş'in de Umay'la ilgisi vardır.
Güneş'in sarı rengi yüzünden Türk boylarında Umay'a Sarı Kız da denilmektedir.
Türk efsane masal ve öykülerinde ay erkek güneş de dişi olarak düşünülür.
Bu düşünce Umay kültüyle ilgilidir.
Bundan ötürü Anadolu Selçuklu mimarisine ait kimi örneklerde
erkek ve kadını temsil eden daire ya da ışınlı daire içinde
Ay (hilal) ve Güneş kabartmaları bulunur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)