15 Haziran 2013 Cumartesi

İddia Makamının Savunmasına Savunma Makamının İddiası

Adalet Bakanlığının Cumhuriyet Savcılığı eliyle adliyede avukatlara müdahale edilmesinin savunması haberine,
gencbaro.org'da yayınlanan yorumum:

avukatlar acaba bir de adliyede neden eylem yaptılar, ankarada avukatlar neden eylem yaptılar, direnişe destek verdiler.. mahkeme kararlarını bile hiçe sayarak davranabileceğini dayatan bu siyaset kendinde bir sorun görmüyor da hukukun çiğnenmesi noktasında, avukatlarda mı görüyor.. tüm siyasi içeriğinden soyutlayarak bir utanç belgesi olması gereken bir soytarının beyanlarıyla kurulmuş bir mahkeme var ki.. bu şekliyle bu ülkenin tarihine densizlik olarak geçecek.. dahası olmaz mı, var tabi; danıştay iyi gerekçelendirilmiş ve temellendirilmiş doktrinel olarak da oturmuş kararlara karşı kararlar üretmeye başladı.. danıştay başkanı kamu hukukuna yapılan, pek de meşru olmayan müdahaleyi gayet doğru simgeliyor.. kamu hukukunun tahrip edilmesi demek bu.. bu iktidar döneminin başında danıştayın iptal ettiği davaları sadece okumak bile rahatsız edici bir algı oluşturmaya yeter.. halkın diline dolanmış, pelesenk olmuş tayyipçi yargı, fetocu yargı sözleri, televizyon kanallarında dile gelirken sert bir çıkış yapılmadı, çünkü bu lider zaten güçleri kendinde topladığının mesajını iletmek istiyordu.. açıkça tek figürde toplanmış, diktatöryal, otoriter bir güç istemi.. meşruiyeti geçelim, karmaşık bir toplumu kavraması ve ifade etmesi ve bir de yönlendirmesi bakımından gayet sağlıksız, tahakküm üreten bir siyasa.. bacakarasına burun sokacak kadar pervasızlaşan ve ciddi bir tepki toplayan hadsizlikler.. bu yaşanan olaylarda ise o ince kılıfına uydurma kısmı doğrudan es geçilerek tüm türkiye bilmesine rağmen doğrudan kurgu yoluna gidildi.. anaakım medya bakımından bu türkiyenin çok ciddi bir sorunudur.. hicap duyması gerekirdi demokrasiye inanan bir başbakanın..türkiye bunları -bir benzetmeyle- kustu.. nefret üreten ama üretmediği iddiasında olan tutarsız, ikiyüzlü, sahte, “şova dayalı” siyaset alanı kendini hücrelerine kadar ifşa etmiş oldu.. türkiyenin bunu kabul etmesi düşünülemez.. insan onuruna ve sınırları iyi kötü belli olan dostluk, kardeşlik ve barış etiğine böylesine bir dönemi kapsayan apaçık bir saldırı karşısında türkiye bunu kabul etmesin zaten.. susmadı ve kabul etmedi de.. bir tespitle bağlayarak bitirmek istiyorum.. avukatların da dahil olduğu hukukçular erkler ayrılığına, dolayısı ile siyaset ve hukuk arasındaki mesafeye çok duyarlıydılar, sonbaharda bu konular hakkında yüzeyden bir konuşma vardı.. hoşa gitmeyen pek çok şey olmasına rağmen somutlayan bilgileri paylaşmıyordu tanıdığım avukatlar ve hakimler.. kısa maniar cümleler dışında.. ancak özellikle baroların insiyatifindeki bu duyarlılık ve tepki siyasetten çok hukuka dayanıyor, hukukun tanıdığı özgürlüklerin ihlal edilmesine, hukukun koruduğu haklara rağmen devletin hukukdışı eylemlerine.. bu nüans önemlidir ve hukukçulara meşru ve etkin bir alan yaratacaktır..
sevgiyle ve dostlukla..
St. Av. Köksal Erdenoğlu – Ankara

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ula sen yormazsın şimdi kendini., yor/ula.. .).)