bir tohum saklayalım külün altına, önce bu olsun., saklı bu.,
amen..
Masanobu Fukuoka’nın Doğal Çiftçiliği ve Permakültür
21 Şubat 2008
Masanobu Fukuoko
güney Japonya’da Shikoku adasında yaşayan bir çiftçi/filozoftur.
Fukuoka’nın çiftçilik tekniği oldukça az olarak yabani otların
yolunmasına gerek duymakla birlikte, hiçbir makineye ve kimyasala gerek
duymamaktadır. Toprağı sürmez veya önceden hazırlanmış kompost kullanmaz
ve yine de meyve bahçesindeki ve tarlalarındaki toprağın durumu her yıl
daha da iyiye gider. Fukuoka’nın yöntemi kirlilik yaratmaz ve fosil
yakıtlara gerek duymaz. Diğer yöntemlerden çok daha az emek gerektirir,
yine de meyve bahçeleri ve tarlalarındaki ürün verimliliği modern
bilimin tüm teknik bilgisini kullanan Japonya’nın en verimli
çiftliklerine benzemektedir.
Bu nasıl mümkün olur? Kabul ediyorum,
1973 yılında ilk kez Fukuoka’nın çiftliğine gittiğim zaman şüpheciydim –
fakat ispatı ortadaydı. Tarlalardaki buğday ekinleri, sebzeler, otlar
ve beyaz yoncayla kaplı toprakta büyüyen sağlıklı meyve ağaçları. İki
yılın üzerinde bir süre orada yaşadım ve çalıştım, Fukuoka’nın
teknikleri ve felsefesi benim için giderek daha anlaşılır oldu.
Mollison ve
Fukuoka aslında aynı yere ulaşmak için tümüyle farklı rotaları
kullandılar. Permakültür, ögelerinin işlevsel bağlarını maksimize etmeyi
hedef alan bir tasarım sistemidir. Ürün ve hayvan yetiştirmeyi dikkatli
bir su yönetimiyle bütünleştirir. Evler ve diğer yapılar maksimum
enerji verimliliğiyle tasarlanırlar. Herşey birlikte çalışmaları ve
zamanla eksiksiz ve sürdürülebilir bir tarım sistemine evrilmeleri için
yapılır.
Buradaki anahtar kelime tasarımdır.
Permakültür bilinçli bir şekilde tasarlanmış bir sistemdir. Tasarımcı,
bilgisini, yeteneğini ve duyarlılığını bir plan yapmak, daha sonra
planını uygulamak için dikkatli bir şekilde kullanır. Fukuoka tamamen
farklı bir perspektiften doğal çiftçiliği yarattı.
Doğal çiftçilik fikri Fukuoka’ya henüz
yirmibeş yaşındayken geldi. Bir sabah, gün doğumunda Yokohama Koyuna
bakan bir kayalığın üzerinde otururken, bir ilham parıltısı oluştu.
Doğanın kusursuz olduğunu gördü. Problemler, insanlar doğayı düzenlemeye
ve onu insanın yararına kullanmaya kalkıştıklarında meydana gelir. Bu
anlayışı başkalarına da açıklamayı denedi, fakat anlaşılamadığında, aile
çiftliğine dönme kararı aldı. Anlayışının somut bir örneğini tarıma
uygulayarak yaratmaya karar verdi.
Fakat nereden başlamalı? Fukuoka’nın
takip edeceği bir modeli yoktu. “Bunu denersek nasıl? Peki ya bunu? Bu,
tarımsal teknik geliştirmenin olağan bir yoluydu. Benim yolum farklıydı.
Peki bunu yapmazsak nasıl? Ve de bunu? Bu takip ettiğim yoldu. Şimdi
ise pirinç yetiştirme yöntemim tohumu ekmek ve samanı yaymak, fakat bu
basitliğe ulaşmak otuz yılımdan fazlasını aldı.”
Fukuoka, pirinç yetiştirme yönteminin
temel fikrini uzun yıllar kullanılmadan ve sürülmeden bırakılmış eski
bir tarladan geçerken elde etti. Orada çimenler ve yabani otlar arasında
filizlenen sağlıklı pirinç fideleri gördü. O zamandan sonra pirinç
tohumlarını baharda ekmeyi bıraktı ve onun yerine toprağa doğal olarak
düşmesi gerektiği zaman olan sonbaharda tohumları serdi. Yabani otlardan
kurtulmak için toprağı sürmek yerine, beyaz yonca ve arpa samanı örtüsü
ile onları kontrol etmeyi öğrendi. Dengeyi biraz da olsa kendi ekinleri
aleyhine kaydırırken, Fukuoka, tarlasındaki bitki ve hayvan
topluluklarına mümkün olduğu kadar az müdahale etti.
Bu, Fukuoka deney yapmadı demek
değildir. Örneğin, beyaz yoncanın yabani otları etkili bir şekilde
geride tutan tek örtü olduğunu fark etmeden önce yirmiden fazla farklı
örtü denedi. Beyaz yonca ayrıca nitrojeni düzenler, böylece toprağı
kuvvetlendirir. Samanı düzenli bir şekilde tarlaların üzerine yaymayı
denedi fakat pirinç tohumlarının filizlenemediklerini gördü. Tarlada
samanın saçıldığı bir köşede, fideler çıktı. Bir sonraki yıl samanı tüm
tarlaya saçtı. Neredeyse tüm ekini kaybettiği deneylerin olduğu yıllar
vardı, fakat küçük alanlarda işler yolunda gitti. Tarlanın o bölümünde
neyin farklı olduğunu yakından gözlemledi ve gelecek yıl sonuçlar daha
iyiydi. Demek istediğim, neyin en iyisi olduğu konusunda önceden
belirlenmiş bir fikre sahip değildi. Pek çok şey denedi ve doğanın
gösterdiği yöne doğru ilerledi. Fukuoka insan aklını mümkün olduğu kadar
karar alma süreci dışına çıkarmayı deniyordu.
Fukuoka’nın sebze yetiştiriciliği de bu
fikri yansıtır. Sebzeleri meyve bahçesindeki turunçgil ağaçları
arasındaki boşluklarda yetiştirir. Hangi sebzelerin hangi bölgelerde
daha iyi yetişeceğine karar vermek yerine tüm tohumları bir araya
karıştırır ve tohumları her yere saçar. Sebzelerin kendi bölgelerini
bulmalarına izin verir, buralar çoğu kez en az umduğu alanlardır.
Sebzeler tohuma kalkarlar ve yıldan yıla meyve bahçesi içerisinde
hareket ederler. Bu şekilde yetişen sebzeler daha güçlüdür ve yavaş
yavaş yarı-vahşi atalarının formuna dönerler.
Fukuoka’nın çiftliğinin iyi bir
permakültür tasarım modeli olduğundan söz ettim. Köydeki evine en yakın
bölgede, Zon 1′de, Fukuoka ve ailesi geleneksel Japon tarzında bir sebze
bahçesine sahipler. Mutfak artıkları toprağa katılıyor, sırayla farklı
ekinler yetiştiriliyor, ve tavuklar serbestçe dolanıyor. Bu bahçe
gerçekten de ev yaşamı alanının bir uzantısıdır.
Zon 2, Fukuoka’nın tahıl tarlalarıdır.
Her yıl pirinç ve arpa yetiştirir. Çünkü samanı tarlalara iade eder.
Böcekler ve toprağın sağlıklı doğal dengesi böcek ve hastalık
istilalarını minimumda tutar. Bill Mollison Ekin Sapı Devrimi’ni okuyana
kadar, kendi permakültür tasarımlarında hububat yetiştirmeyi nasıl
dahil edeceği konusunda bir fikre sahip olmadığını söyledi. Tüm tarım
modelleri toprağı sürmeyi içerir – Mollison’un katılmadığı bir pratik.
Şimdi ise Fukuoka’nın ziraat içermeyen tekniğini kendi ilkesine dahil
ediyor.
Zon 3, meyve bahçesidir. Ana ağaç,
mandalinadır, fakat ayrıca pek çok meyve ağacı ve yerli çalılar
yetiştirmektedir. Üst kat, pek çoğu nitrojeni sabitliyen ve böylece
toprağı derinlemesine kuvvetlendiren uzun ağaçlar. Orta kat,
turunçgiller ve diğer meyve ağaçlarıdır. Zemin, yabani otlar, sebzeler,
otlar ve beyaz yonca ile kaplıdır. Tavuklar serbestçe dolanır. Bu
çok-katmanlı meyve bahçesi alanı bilinçli bir tasarımdan ziyade doğal
bir evrimle oluşmuştur. Yine de temel permakültür tasarım
özelliklerininin pek çoğunu içerir. Pek çok farklı bitki türlerine
sahiptir, yüzey alanını maksimize eder, güneş ışığı kapanları içerir ve
böcek populasyonlarının doğal dengesini korur.
Fukuoka, Zon 4′ten ziyaretçileri her
zaman davet eder. Yabani hayvanlar ve kuşlar serbestçe gelir ve
giderler. Çevredeki orman mantar, yabani ot ve sebze kaynağıdır. Ayrıca
bir ilham kaynağıdır. Fukuoka şöyle der; “Doğanın mükemmellik ve bolluk
fikrini elde etmek için, ormanın içerisine doğru bir yürüyüş yapın.
Orada, hayvanlar, uzun ağaçlar ve çalılar hep birlikte uyum içerisinde
yaşarlar. Tüm bunlar insanın hüneri ve karışması olmadan olur.”
Fukuoka’nın doğal çiftçiliği ve
permakültür neredeyse zıt yaklaşımlarına rağmen birbirlerine oldukça
yakından benzemeleri dikkate değerdir. Permakültür, doğa içerisinde
bolluk ve sürdürülebilirlikle yaşamanın stratejisini planlamak için
insan aklına dayanır. Fukuoka, insan zekasını insanı yalnızca doğadan
ayırmaya hizmet eden bir suçlu olarak görür. Tek bir zirve, pek çok
patika.
Doğal çiftçilik ve permakültür
birbirleriyle büyük bir borcu paylaşırlar. Permakültürün dünyanın dört
bir tarafındaki pek çok örneği, doğal çiftlik sisteminin gerçekten
evrensel olduğunu göstermektedir. Nemli, ılıman Japonya kadar kuru
iklimlere de uygulanabilir. Ayrıca, dünyadaki permakültür hareketi
Fukuoka için bir ilhamdır. Pek çok yıl neredeyse yalnız çalıştı.
Hayatının çoğunda Japonya onun mesajına açık değildi. Kitaplarını kendi
yayınlamak zorunda kaldı çünkü hiçbir yayıncı ana görüşten oldukça uzak
olan birini ciddiye almıyordu. Deneyleri başarısızlıkla sonuçlandığında,
diğer köylüler onunla alay ettiler. 1980′lerin ortalarında Olympia,
Vaşington’daki Permakültür Konferansına geldi ve Bill Mollison ile
buluştu. Konferansta neredeyse bin kişi vardı. Buluştuğu benzer
düşünceli insanların sayısı ve içtenliğiyle etkilendi ve cesaretlendi.
Gezegeni kurtarmaya yardım etmek için çalışan, parlak, enerjik insanlar
ağını yarattığı için Bill Mollison’a teşekkür etti. “Şu anda,” dedi,
“hayatımda ilk defa gelecek için umutluyum.”
Permakültür Fukuoka’dan pek çok şey
edindi. Yabani bitkiler gibi sebzeler yetiştirme, ziraat içermeyen
aralıksız tahıl yetiştirme gibi tarımsal tekniklerin yanında, pratik
stratejiler planlamak için ayrıca önemli bir yeni yaklaşım öğrendi. En
önemlisi, doğal çiftçilik felsefesi permakültüre daha önceki ilkelerde
eksik olan gerçekten ruhsal bir temel verdi.
Fukuoka doğal çiftçiliğin kişinin ruhsal
sağlığından kaynaklığına inanır. Toprağın iyileşmesini ve insan ruhunun
arınmasını tek bir süreç sayar, ve bu sürecin yer alabileceği bir yaşam
tarzı ve çiftçilik tarzı önerir. “Doğal çiftçilik yalnızca ürün
yetiştirmek değildir. İnsanın işlenmesi ve mükemmelleşmesi içindir.”
İlk olarak permaculture.com adresinde yayınlanmıştır. copyright 2003, Larry Korn.
Çeviri: Serhat Elfun Demirkol
*** http://yabanil.net/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
ula sen yormazsın şimdi kendini., yor/ula.. .).)