20 Şubat 2013 Çarşamba

Kırık Kanatlar // Halil Cibran

Ah, Selma…
Çiçeklerden demetler yaparak başucuna koymak isterdim.
Hayatın kırdığı kollarını ellerimin arasına alarak sarmak, fırtınadan korumak isterdim.
Sevginin sadece kendini düşünmek olmadığını, her halinde saklı güzelliğini açığa çıkararak anlatmak isterdim.
Acı içerisinde kıvranan her yalnıza, bir ilahi gibi yankılanan sesini duyurmak isterdim.
Yaşamak isterdim, yaşatmak isterdim…
Özgürlüğümüze ve mutluluğumuza kuralları ile engel olan herkesin karşısına çıkarak, savaşmak isterdim.
Yıldızları yeryüzüne indirerek, seni gökyüzüne çıkarmak isterdin.
Gönüller üzerinde biriken karanlıkları, bir rüzgâr olarak bir diyardan diğerine savurmak isterdim.
Hayatın kalabalığında, yalnızlığın huzurunu yaşayan bir aşkı bulmak isterdim.
Tutmak isterdim ellerinden,
Çıkmak isterdim göğün yedi katına,
Güneşe uzanmak isterdim,
Yanacağımı bile bile…


Halil

1 yorum:

  1. Yirmi yaşımdayken annem bana şöyle demişti:

    - Manastıra girseydim, hem kendim, hem başkaları için en iyisini yapmış olacaktım.

    - Eğer manastıra girmiş olsaydın ben dünyaya gelmezdim, dedim.

    - Dünyaya gelmen daha önce kararlaştırılmıştı oğlum, dedi.

    - Evet ama, dünyaya gelmeden çok önce seni annem olarak seçmiştim ben, diye karşılık verdim.

    - Dünyaya gelmeseydin cenette bir melek olarak kalacaktın, dedi.

    - Ama ben hâlâ bir meleğim, diye cevaplardım.



    Gülümsedi ve dediki ' Kanatların nerede peki? '

    Elini tutup omzuma koydum ve ' Burada ', dedim.

    ' Kırılmışlar ', dedi.



    Bu konuşmadan dokuz ay sonra, annem dönülmez ufukta yitip gitti. Ama 'kırılmışlar' sözü içimde yankılanmaya devam etti ve bana Kırık Kanatları esinletti (Aşk Mektupları; sayfa 50-51)

    YanıtlaSil

ula sen yormazsın şimdi kendini., yor/ula.. .).)